Ve O'nu korumak için, şehir dışına çıkarma fikri gülünç. | Open Subtitles | و فكرتك حول اخراجها من المدينة لاجل حمايتها فكرة سخيفة |
Temizlik zamanında çok sayıda büyücü onu korumak için öldü. | Open Subtitles | في يوم التطهير، سحرة عظام عديدون ماتوا وهم يحاولون حمايتها |
Timsahı korusun diye tutulmuş bir adam, onu korumaya çalışırken canından oldu. | Open Subtitles | رجل استأجر للدفاع عن التمساح خسر الحياة ل مخلوق كان يحاول حمايتها. |
Birilerinin bu çorak toprakları korumaya gerek duyduğuna inanmak oldukça zor geliyor. | Open Subtitles | رغم ذلك يبدو صعب التصديق بأن هذه الأراضي المقفرة البعيدة مطلوب حمايتها. |
Onunla kalırsam, onu koruyabilirim. O yüzden bir yere gitmiyorum. | Open Subtitles | إن بقيت معها، فبإمكاني حمايتها لذا لن أبرح مكاني |
Bir çok karbon, biyolojik çeşitlilik ve korumak istediğimiz bir çok şey var. | TED | بها تنوع بيولوجي كبير والكثير من الكربون وهي أشياء نود حمايتها. |
Eğer bu yerlerin görkemini deneyimleyebilirseniz, belki onları korumak ve muhafaza etmek için ilham bulabilirsiniz. | TED | إذا استطعتم تجربة جَلاَل هذه المناظر الطبيعية لربما ستقتنعون بالمحافظة عليها و حمايتها. |
İkizi olduğu için onu korumak istediğini söyledi. | Open Subtitles | أعتقد أنكِ قلتي أنكِ تريدي حمايتها ولكن أعتقد أن هذا كان لأنكِ الأخت الكبيرة |
"Bir gün, onu korumak için kendimi sorumlu hissettim." | Open Subtitles | و هذا أزعجني. ذات يوم, أحسست أنني مجبرة على حمايتها. |
Yani onu korumak içn gönderceğimiz bu da kişi de tehlike altında demek. | Open Subtitles | هذا سيعرض الضابط المسؤول عن حمايتها للخطر |
Babası da bunun yeterince üzücü olduğunu düşündü ve onu korumaya aldı. | Open Subtitles | وهو يشعرُ أنّ لديها ما يكفي من الحزن، لذا فقد حاولَ حمايتها |
Onun hala orada olabilir... diğer kızlar onu korumaya çalışıyordur. | Open Subtitles | من الممكن أنها لا تزال هناك وبقية الفتيات يحاولنَ حمايتها |
korumaya çalıştığı suç ortağı o kız olmalı. | Open Subtitles | الفتاة التي كانت تحاول حمايتها يبدو أنها هذه الفتاة، نعم يبدو هذا |
Başkalarının ıstırabını göz ardı edip, ha- yatlarını mahvederek korumaya çalıştığın aile nedir Allah aşkına? | Open Subtitles | ما الأمر الجلل بهذه العائلة التي أردتِ حمايتها بينما تتجاهلين مأساة شخص آخر وتسحقين حياته؟ |
Nerede olduğunu söylersen onu koruyabilirim. | Open Subtitles | وبامكاني حمايتها لوأخبرتني بمكانها |
Ama yangının çıktığı gece, ben onu koruyamadım. | Open Subtitles | ولكن ليله اندلاع الحريق لم اتمكن من حمايتها |
Onu korumayı er ya da geç bırakacağız. Sonra peşine düşecektir. Sadece bekleyecek. | Open Subtitles | سنضطر للتوقف عن حمايتها عاجلاً أو آجلاً وحينها سيقوم بملاحقتها، سيقوم بالإنتظار |
Evet ama mesele gençler olduğunda sen bile koruyamazsın. | Open Subtitles | أجل، ولكن عندما يتعلق الأمر بالمراهقين، فلا يمكنكَ حمايتها. |
Onu veya bir başkasını böyle koruyamam, bir insan olarak. | Open Subtitles | لا أستطيع حمايتها أو حماية أى أحد و أنا رجل |
Sadece bu değil, polise yakalanmaması için ayrıca onu korumam gerekiyor. | Open Subtitles | علاوة على ذلك، علي حمايتها من الشرطة حتى لا يُقبض عليها |
Sen, ve onu koruması gereken babası gibi insanlardan nefret ettim artık. | Open Subtitles | لقد سئمت من الناس مثلك , ووالدها الذين كان عليهم حمايتها |
Kikunojou ve ben onu koruma sorumluluğunda geride bırakılmıştık, ama sadece ikimiz yeterli değildik. | Open Subtitles | أنا و كيكونوجو كلفنا بحمايتها , لكن لا يمكن لاثنين فقط حمايتها |
Burada, onu güvende tutacak birinin olduğundan emin olmam gerekiyordu. | Open Subtitles | اردت ان اتاكد من ان هنالك احد ما بوسعه حمايتها |
Kişisel haklarının korunması ve can güvenliliği senin sorumluğunda. | Open Subtitles | واجبك حمايتها حماية كاملة واياك أن تغويها أو تزعجها |
Onu yakından korumalısın, veliaht. | Open Subtitles | يجب عليكَ حمايتها عن قرب، أيها الابن البكر. |
Onu koruyabilecek birisini tanıyabileceğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | وأعتقد أنك قد تكون تعرف من يستطيع حمايتها |
Paris'e atandı ve kendisine birkaç farklı kimlik verildi, güvenliği için hiçbirine erişimimiz yoktu. | Open Subtitles | تم اعادة تعيينها فى باريس حيث تم اعطائها العديد من الهويات لم يسمح لنا بالوصول لأى من تلك الهويات لأجل حمايتها |