Sen ev sahibinin canlıyken derisini yüzdün ve ondan kendine bir ceket yaptın. | Open Subtitles | أنت سلخت جلد زوجتك و هي حية و فصلت به سترة خاصة بك |
Bağırsaklarını canlıyken yemeyi gerçekten istiyorum, ama sanırım ilk önce seni öldürüp sonra yiyeceğim. | Open Subtitles | أنا حقا أريد أن آكل أحشاءك و انتي حية و من ثم آكلك |
Çiğ ve hala canlıyken. | Open Subtitles | حية و تدب فيها الروح |
Bana hala orada olduğunu söylüyordu, hala hayatta ve bekliyor. | Open Subtitles | لذا فهي تعلمني انها ما زالت موجودة و انها حية و تنتظر |
hayatta ve milyon dolarlık dava açtı. | Open Subtitles | نعم حية و تطلب تعويضاً يقدر بالملايين |
Gördüğünüz gibi kurban hayatta ve durumu iyi. | Open Subtitles | كما تستطيع ان ترى الضحية حية و بخير |
Sizi temin ederim eşim hayatta ve gayet iyi. | Open Subtitles | أؤكد لك أن زوجتي حية و بخير |
Baba, Carrie Reynolds hayatta ve iyi. | Open Subtitles | (كاري رينولدز), حية و فى أفضل حال, أبى |