Haiti bize, insanların akıllı telefonlara erişiminin olduğu hiper-bağlantılı bir dünyada afete müdahalenin nasıl olacağına dair geleceğe bir göz atmamızı sağladı. | TED | هاييتي أعطتنا نبذة عن مستقبل ما ستبدو عليه الاستجابة للكوارث في عالم شديد الاتصال حيث يستطيع الناس الحصول على أجهزة محمولة ذكية. |
Geride, Orta Doğu'nun bir bütün içinde, farklı inançlara sahip insanların beraber yaşadığı zamanlarının hayalini bıraktı. | TED | قد تركت حلم الشرق الأوسط كوحدة، وحدة حيث يستطيع الناس من ديانات مختلفة العيش معا. |
Yapılış amacı insanların tutkularının peşinden gittikleri, zanaat öğrendikleri ve tatmin oldukları bir barınak olmasıydı. | TED | صممت لتكون ملاذا، حيث يستطيع الناس تتبع شغفهم بإتقان الحرف، وتحقيق الكمال. |
Bizim zamanımızın görevi, zamanımızın en büyük görevlerden biri insanların birlikte barış içinde yaşayabilecekleri bir dünya inşa etmek. | TED | مهمة عصرنا، أحد المهام العظيمة لحقبتنا، هي بناء مجتمع عالمي، كما قلت، حيث يستطيع الناس العيش معاً بسلام. |
Birşeyler inşa ettiğini düşünmüştüm insanların çalışıp yaşayacakları ve güvende olacakları yerler! | Open Subtitles | ظننت أننا شيدنا بناءً... حيث يستطيع الناس أن يعيشون ويعملون في أمان |
Ayrıca insanların cesurca yaşayabilecekleri bir yer. | Open Subtitles | وأيضاً هي أرض الشجاعة حيث يستطيع الناس العيش بها |
İnsanların onun günahlarını affedeceği bir yere gideceğini söylemişti. | Open Subtitles | قال انه ذاهب الى مكان ما حيث يستطيع الناس مغفرة ذنوبة |
Araçların enerji gereksinimlerini tamamlamanın yanısıra, neticede insanların ağdan yük alabilecekleri ya da koyabilecekleri ticaret merkezler haline gelecekler. | TED | بالإضافة إلى التزود بمتطلبات المركبة من الطاقة، في النهاية إنهم سوف يصبحون محاور تجارية حيث يستطيع الناس أخذ أحمال من أو وضعها في الشبكة. |
Geleneksel müziği, özellikle eski Yugoslavya Cumhuriyetinin başka kesimlerine ait geleneksel şarkıları, insanların seslerini duyurabildikleri bir isyan olarak görüyorum | TED | انا أرى الموسيقى الشعبية كنوع من التمرد, حيث يستطيع الناس التكلم بحرية, و خصوصا الأغاني الشعبية من أماكن أخرى من الإتحاد السوفيتي سابقا. |
İnsanların başkanı seçebildiği bir ülkede yaşadığın için mutlu olmalısın. | Open Subtitles | لا تحزن يا (أيك) كن سعيداً أنك تعيش في دولة حيث يستطيع الناس أنتخاب رئيس على الأطلاق |
Yatırımcılara sunduğumuz şey şuydu: "Bir İnternet sitesi istiyoruz, insanların en rahat alanlarının fotoğraflarını açıkça koyabileceği, yatak odalarının, banyolarının, biri geldiğinde kapalı tuttuğunuz bu tarz odalar. | TED | إليكم ما عرضناه حينها على المستثمرين: "سنصمم موقعاً على الإنترنت حيث يستطيع الناس أن ينشروا صوراً لأكثر الأماكن أُلفةً لهم في منازلهم غرف نومهم، مراحيضهم! تلك الغرف التي عادةّ ما نغلق أبوابها عند قدوم الضيوف. |
İklim değişikliği için atılacak adımların veya güvenlikle ilgili ya da insanlara eğitim fırsatı sağlamak üzere atılacak adımların kısa vadede bedeli ne olursa olsun, insanların birbirleriyle rahat edeceği, farklı ülkelerin gerçek anlamda daha güçlü bağlar geliştirecek şekilde birbirleri ile iletişim kurabilmeleri için ödenmeye değer olan bedellerdir bunlar. | TED | و مهما كان الثمن الذي سيُدفع على المدى القصير للتحرك أمام تغيُّر المناخ أو لإتخاذ إجراءات أمنية، أو إتخاذ اللازم لتأمين فرص لتعليم الأفراد، فإنه يعد ثمناً مستحقّاً لبناء مجتمعاً دولياً قوياً حيث يستطيع الناس أن يشعرون بالإرتياح مع بعضهم البعض و يستطيعون التواصل فيما بينهم بطريقة تمكنك بالفعل من مدّ أواصر علاقات قوية بين مختلف الدول. |