Bu düğünün sürümüz için yapılması gereken doğru şey olduğunu söylediğimde sana söylemem gereken başka bir şey daha vardı. | Open Subtitles | حين أخبرتك أن الزفاف هو الفعل الصائب تجاه قطيعنا ثمّة شيء آخر تعيّن عليّ إخبارك به. |
Sana işlerin karışık olduğunu söylediğimde sadece senin açından karışık olduğunu ima etmedim. | Open Subtitles | حين أخبرتك أن الأمور معقدة لم أكن أقصد فقط جانبك من الأمور |
Sana yardım etmeyi istediğimi söylediğimde neden bana inanmadın? | Open Subtitles | لمَ لمْ تصدّقني حين أخبرتك أنّي أرغب بمساعدتك؟ |
Senden hoşlandığımı söylerken dalga geçmiyordum. Hoşlanıyorum, Elliot. | Open Subtitles | لم أكن أمزح حين أخبرتك أني أحبك |
Sana birkaç günlüğüne iş seyahatine çıkacağımı söylerken yalan... eee... | Open Subtitles | حين أخبرتك أني مسافراً للعمل كنت أكذب |
Hazır konu önemli meselelerdeki fikirlerimizi değiştirmekten açılmışken aklın sürekli bende olmadan Flash olman için Central City'den ayrılacağım demiştim ya? | Open Subtitles | وبما أننا نغير آراءنا بشأن الأمور الهامة أتذكر حين أخبرتك أني (سأغادر (سنترال سيتي حتى تكون البرق دون القلق حيالي؟ |
Hazır konu önemli meselelerdeki fikirlerimizi değiştirmekten açılmışken aklın sürekli bende olmadan Flash olman için Central City'den ayrılacağım demiştim ya? | Open Subtitles | وبما أننا نغير آراءنا بشأن الأمور الهامة أتذكر حين أخبرتك أني سأغادر (سنترال سيتي) حتى تكون البرق دون القلق حيالي؟ |
Size söylediğimde burayı terk etmeliydiniz. | Open Subtitles | حرى أن تغادرا حين أخبرتك بذلك. |
Emily'nin ölümünün ardında alışılmadık şeyler olduğunu söylediğimde bunları kastetmiştim. | Open Subtitles | حين أخبرتك أن ظروفاً غير عادية أحاطت بموت (إيميلي)، إليك تلك الظروف. |
Hewlett'ın asla teslim olmayacağını söylediğimde yalan söylemiyordum. | Open Subtitles | الآن، أنا لم أكذب حين أخبرتك بأن (هيوليت) لن يستسلم أبدًا |
Ben'le resmen ayrıldığımızı sana söylediğimde yaptığın şeyi yap. | Open Subtitles | حسناً,فقط أفعل ما فعلته حين أخبرتك أننى و (بين) قد أنفصلنا رسمياً |
Onun öldüğünü söylerken... | Open Subtitles | حين أخبرتك أنه مات. . . |