Bu saatte, bütün umutlarını, bütün hayatlarını, bütün geleceklerini... ..kaybettiler. | Open Subtitles | كلّ أولئك الّذين فقدوا في هذا الوقت أملهم و مستقبلهم و حيواتهم |
Sadece hayatlarını değil hayat tarzlarını da. | Open Subtitles | و ليس حيواتهم فحسب بل أساليب حياتهم أيضاً |
Ben insanların hayatlarını nasıl yaşayacağından sorumlu değilim. | Open Subtitles | أنا غير مسئول عن اختيارات الناس في حيواتهم |
hayatları boyunca gerçekleştirecekleri muhteşem umutları ve hayalleri var. | TED | ولديهم آمال وأحلام مدهشة لما سوف يحققونه في حيواتهم. |
İnsanların hayatları için mücadele etme hakları olduğuna karar vermedik mi? | Open Subtitles | أغلقي الباب من فضلكِ ألم نقرر كذلك أن من حق الناس أن يحاربوا من أجل حيواتهم بقدر ما يستطيعون؟ |
Sadece hayatlarının geri kalanında İnterpol'e üç kuruşa sıkılarak çalışanları.. ...öyle sanıyoruz. | Open Subtitles | فقط أولئك الضجرين من العمل لحساب الإنتربول مقابل مرتب سيء لبقية حيواتهم. |
Kardeşlerimizi denize vermeye girişirken canlarını onurlandırıyoruz. | Open Subtitles | كما نستعد لنهب اخواننا وأخواتنا للبحر، فسنشرف حيواتهم |
Karmaşık hayatlarına sıkışmaktan yoruldum. | Open Subtitles | ..من أولئك القوم أنا متعب من كوني عالق في تعقيدات حيواتهم |
Adalet peşinde koşarken hayatlarını kaybedenler uğruna. | Open Subtitles | ولتكريم أولئك الذين فقدوا حيواتهم في سعيهم الجسور لتحقيق العدالة |
hayatlarını ortaya koyanlar onlar. | Open Subtitles | إنهم الأشخاص الذي يضعون حيواتهم على المحك |
Aslında Arthur'un hayatlarını mahvettiği sayısız çalışan için herhangi bir kurtuluş olmadı. | Open Subtitles | بالتاكيد لم يكن هناك أي تكفير تجاه العدد الغير محدود من العمّال الذين دمّر فوربشر حيواتهم |
Bu görevin yerine getirilmesi sırasında bu adamlar hayatlarını kaybettiler. | Open Subtitles | الرئيس التنفيذي هاوارد اريكسون أثناء عملهم على هذه المهمة هؤلاء الرجال فقدوا حيواتهم |
Sıkılana kadar kurbanlarının hayatlarını yaşıyor ve sıkılınca da sonrakine geçiyor. | Open Subtitles | يتغيّر إلى ضحاياه، ويعيش حيواتهم حتى يُصاب بالملل وينتقل إلى الضحيّة التالية. |
Personelini mağazanın bir parçası haline getirerek onların hayatlarını değiştirdin. | Open Subtitles | إنك تحوّل حيواتهم عندما تجعل لموظفيك طرف بالقصة. |
Viggo, yardımı sağlıyor, sana yakın bar kuşu gibi davranıp, insanlarla muhabbet ediyor hayatları hakkındaki bilgileri öğreniyor böylece onların kimliklerini çalabiliyorlar. | Open Subtitles | فيجو وفر المساعده بلعبه دور زير الحانات المحبب يتحدث مع الناس يحصل على المعلومات عن حيواتهم |
Senin dışavurum üçgenini tamamlamak için hayatları feda edildiğinden hepsinin saldırmak için bir nedeni var. | Open Subtitles | كلّهم يتوقون للانتقام لأنّ حيواتهم أُزهقت لإقامة مثلث الإبانة خاصّتك |
Kendi hayatlarının kontrolünü kaybetmiş gibi hissettiren dilsel, kültürel ve diğer engellerin üstesinden gelmeleri için yardım etmek istiyoruz. | TED | نود مساعدتهم للتغلب على الحواجز اللغوية، والثقافية وغيرها التي تُشعرهم وكأنهم فقدوا السيطرة على حيواتهم الخاصة. |
Hayır, etrafımdaki insanların, hayatlarının bir sonraki bölümüne geçmeleriyle ilgili. | Open Subtitles | لا إنه عن الناس الذين حولي بينما يدخلون الفصل القادم من حيواتهم |
Gözlerini bağlayıp kısa rezil hayatlarının sonuna dek onlara sikik sandviçler yedireceğim. | Open Subtitles | سأغمي أعينهم وأجعلهم شطائر قذرة لبقية حيواتهم القصيرة المؤسفة. |
O kadar fazla trans insan-- özellikle beyaz olmayan kadınlar-- kendi canlarını almaktan bir küçük düşürücü yorum uzakta ki. | TED | هناك العديد من الناس المتحولين جنسيًا... خاصة النساء من غير البيض... على بُعد تعليق واحد مهين لفقد حيواتهم. |
Şimdi, sevdiğim herkesin bensiz hayatlarına devam edişini izlemek zorundayım. | Open Subtitles | و الآن علي مشاهدة كل من أُحبّهم يستمرون في حيواتهم من دوني |
Senin için bunu sağlayabilirim, ve sana ömürleri boyunca ailene bakmanı sağlayacak kadar para verebilirim. | Open Subtitles | يُمكنني أن أجعل هذا مُمكنًا لكِ ويُمكنني أن أعطيكِ مالاً كافيًا لتهتمِ بعائلتكِ ولبقيّة حيواتهم |