| Çalışma şeklin Nuck, Temiz, hızlı ve duygulardan mahrum bir makine gibisin. | Open Subtitles | الطريقة التي تعمل بها كآلة لا شائبة، سريع، خالٍ من أيّ عاطفة |
| Bilmiyorum, belki de onu bilirsiniz, parçalamalı ve Temiz bir platformda tekrar başlamalıyız. | Open Subtitles | لا أدري، ربما يجب أن نأخذ في الحسبان، كما تعلمين، نفكّكُه و نبدأ من جديد مع برنامج خالٍ |
| Gitmeden önce herkesin Temiz olduğundan emin olmalıyız. | Open Subtitles | نحن بحاجة للتأكد من أن الكل خالٍ منها قبل أن نغادر |
| boş bir heyet en azından hain veya suikastçı barındırmıyor. | Open Subtitles | مجلس كنيسي فارغ على الأقل خالٍ من الخونة و القتلة |
| Merkez, burası ünite-4. Çatı Güvenli. | Open Subtitles | إلى القيادة، هنا الوحدة أربعة السطح خالٍ |
| Kanıt ekibi Temiz diyor. Gizli bölmesi filan yok. | Open Subtitles | .فريق الإستجابة يقول أنّه خالٍ .لا أسرار، ولا أجزاء خفيّة |
| Bu Temiz bir rock yıldızıymış. | Open Subtitles | كان هذا نجم روك خالٍ تماماً من المُخدّرات. |
| Temiz gözüküyor. CIA yok gibi. Sadece izleyenler var. | Open Subtitles | خالٍ كما يبدو، لا أثر لعملاء المخابرات يوجد جموع من المتفرجين فحسب |
| Toksikoloji raporu Temiz. Yara izi yok. | Open Subtitles | جسدها كان خالٍ من السموم ولا توجد أية آثار للصدمات |
| Burası Temiz. Rehinelerden iz yok. | Open Subtitles | المكان خالٍ لا يوجد أي دلائل لرهائن |
| Anlaşıldı, 1519. Üst kat Temiz! | Open Subtitles | 1519، تلقينا ذلك الطابق العلوي خالٍ |
| Burası Ekip 2. Kuzey bölümü Temiz. | Open Subtitles | هنا الوحدة الثانية، القاطع الشمالي خالٍ |
| Bu kat Temiz. Beşe çıkalım. | Open Subtitles | هذا الطابق خالٍ لننتقل إلى الخامس |
| Yüzbaşı, burası Temiz. | Open Subtitles | هذا المكان خالٍ يا أيها القائد. |
| En üst kat Temiz Amirim! | Open Subtitles | الطابق العلوي خالٍ تماماً أيها الرئيس |
| - Temiz, muhasebecin burada değil. | Open Subtitles | المكان خالٍ. مُحاسبك ليس هُنا. |
| O tekerlekli sandalyelerin boş olduğu bir dünya hayal ediyordu. | TED | وحَلُم بعالمٍ خالٍ من كراسي المُقعدين المتحرّكة. |
| Peki neden boş bir eve girmek istesin? | Open Subtitles | ولكن لماذا قد يرغب فى الذهاب الى منزلٍ خالٍ ؟ |
| Yani almanlar geldiğinde tam olarak ne olduğunu görecekler, yalnızca boş bir mağara. | Open Subtitles | وعندما يدخل الألمان إلى الكهف سيجدونه كما سنتركه كهف روماني خالٍ |
| - Az önce evin içinden biri arayıp evin Güvenli olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد وصلني للتو إتصال من شخصٌ ما داخل المنزل يدعي أن المنزل خالٍ |
| Görüyorsun evde Kimse yok. | Open Subtitles | في ميسورك أن ترى أن المنزل خالٍ. |
| Orası açık, tüm bu kargaşadan da kurtulmuş oluruz. | Open Subtitles | إنه خالٍ تماماً، وسوف نعبر هذه الفوضى بالكامل |
| Sanki bomboş sokaklarda, kendi ayak seslerini dinleyerek yürümek gibi. | Open Subtitles | إنه مثل السير فى طريق خالٍ يستمع لخطواته |
| Şimdi, boşandı ve bitkilerle çalışıyor, evi yine de şüpheli bir şekilde bitki ve yaşayan diğer şeylerden yoksun. | Open Subtitles | هي الآن مطلقة، وتعمل في أمور النبات ومع هذا بيتها وبشكلٍ غريب خالٍ من النباتات أو أي كائن حي |
| Fiziksel olarak ne hissediyorsun, arınmış mı? | Open Subtitles | إذاً، كيفَ تشعرُ من الناحية الجَسَدية، خالٍ من السموم؟ |