Bu kadar yol gelip eli boş dönmek yazık olur. | Open Subtitles | سيكُون من المُؤسف إن إبتعدنا كثيراً و نخُرج بأيدى خاوية. |
- Burada bir tehlike olmadığını biliyoruz. boş bir hayalet kasabası sadece. | Open Subtitles | كلانا يعلم ألّا خطر حقيقيّ هنا، إن هي إلّا مدينة أشباح خاوية. |
Son 10 dakikadır, aynı adam boş sedyeyle 5 sefer tur attı orada. | Open Subtitles | طيلة الـ 10 دقائق الماضية رأيت الموظف عينه يمر 5 مرات بنقالة خاوية. |
Bu kulübeyi bir hizmetçi ile Aç karnına paylaşmamızı mı bekliyorlar? | Open Subtitles | يتوقعون ان نشارك خادمة فى حجرة كالصندوق مع معدة خاوية ؟ |
Ama şu anda cebiniz bomboş olduğuna göre, size bu 25 rubleyi vermeyi teklif ediyorum. | Open Subtitles | لكن بما أن جيوبك خاوية الآن اسمح لي الإلحاح على إعطائك هذه الـ25 روبل |
Ama size dışardaki bir görüntüyü, içine kendinizi yerleşiterek sunan birçok aynanın aksine, bu aynalar boş dönüyorlardı. | TED | لكن بعكس أغلب المرايا التي تقدم لك منظرا خارجيا لنفسك مثبتا في مكان، هذه المرايا تعود خاوية. |
Şirket o kadar gücenmişti ki, resmen tekliflerini geri çektiler ve kardeşimin eli boş kaldı. | TED | استائت الشركة جداً، وسحبت عرضها حرفياً، وتُرك أخي بأيدٍ خاوية. |
Kafamı yazdıklarımdan kaldırdım, ve odanın boş bir köşesine doğru konuşmaya başladım. | TED | إذاً قمت فقط بلفت رأسي من النص ووجهت تعليقاتي الى ناصية خاوية في الغرفة. |
boş gözlerle önüne bakıp birkaç dakika öyle... kararsızca ayakta kaldıktan sonra. | Open Subtitles | ..بعد وقوفك مترددة لبضعة لحظات .محدقة بنظرة خاوية |
Yani, bu odayı basınç odası gibi boş bir oda olarak hayal edin. | Open Subtitles | لذا، تخيّلُي هذه الغرفةِ خاوية مثل غرفة تخفيفِ الضغط. |
boş sokakları tercih ettiğim günler oluyor. | Open Subtitles | تمر أيام أتمنى أن تكون فيه الشوارع خاوية |
Şimdi, bu gece gökyüzünün boş olduğu düşünülen bir parçasının haritasını çıkartacağız. Umarım boş değildir. | Open Subtitles | الآن ، سنبحث في بقعة بالسماء يعتقدوها خاوية ، آمل عكس ذلك |
boş bir mideyle böyle bir şeyin üstesinden gelebileceğimi sanmıyorsun herhalde? | Open Subtitles | لا تنتظر مني أن أهتم بشيئ كهذا بمعدة خاوية. |
Ah, serseriler her yerde. Ama boş bir mideyle onları yenemezsin. | Open Subtitles | أوه، دائماَ يوجد أشرار لكنك لا تستطيع هزبمتهم بمعدة خاوية |
Dikkat et, bu işin olayı bu alanları boş bırakırsan... senden şifre isteyecektir. | Open Subtitles | لو تركتِ هذه الفراغات خاوية ستطلب منكِ الكود |
Ne yaparsan yap, mideni boş bırakma. | Open Subtitles | مهما كان ما تفعله، فلا يجب أن تترك معدتك خاوية أبدًا. |
Ama yaverlerimin Aç gitmesine asla izin vermem. | Open Subtitles | لكنني لا أسمح لمساعدي بتاتاً أن يغادر بمعدة خاوية |
İşe Aç karnına gitmeni istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريدكَ أن تذهب للعمل ومعدتكَ خاوية. أمهلني لحظة وسأجلب لكَ العشاء. |
Hep söylerim, kimse Aç karnına yemek yememeli. | Open Subtitles | حسنا، أنا دائما أقول أنه لا ينبغى للمرء أن يأكل على معدة خاوية |
Ve o da bomboş bir odada eski bir fotoğrafa bakarak öldü. | Open Subtitles | و أنتهت في غرفة كئيبة خاوية مع صورة قديمة |
Başlangıçta yer boştu ve yeryüzü şekilleri yoktu. | Open Subtitles | فى البداية ، كانت الأرض بدون شكل و كانت خاوية |
Ben de taktik değiştirmiştim ertesi sabah uyandığında odan bomboştu. | Open Subtitles | لذا غيّرت الأسلوب، وفي الصباح التالي حين صحوت، فإذا بغرفتك خاوية |
Benden her şeyi aldın. Ve artık bomboşum. | Open Subtitles | أنت تأخذ كل شيء، وأنا خاوية |
Of, gönlümde büyük bir boşluk vardı. | Open Subtitles | "اف! كانت مساحة صغيرة خاوية في قلبي" |