Bu çocuk, ağabeyini öldürdü. Sonra da bir korkuluk kılığına sokup, tarlaya sakladı. | Open Subtitles | هذا الصبي قتل أخاه و خبأه كأنه خيال الحقل |
Baban yıllarca bunu sigorta olarak sakladı çünkü bu sadece onun suçunu kanıtlamıyor. | Open Subtitles | لقد خبأه أبوك لسنوات كضمانة لأنه لا يدينه وحده. |
Şey, belki sakladı ve sonra geri gelip kılıcı aldı. | Open Subtitles | حسناً, ربما يكون قد خبأه, ثم أتى لاحقاً وأخذه. |
Bu Grant geldiği zaman insanların sakladığı para mı? | Open Subtitles | هل هذا هو المال الذي خبأه الرجال عندما اعتقدوا ان جرانت كان قادما ؟ |
William'ın sakladığı aether'ı bulman gerekiyor. | Open Subtitles | تحتاجين الى العثور على الاثير الذي خبأه وليام |
Bunu benden sakladıysa bir sorun var. | Open Subtitles | إذا خبأه عني فهذا يعني أنه مشكلة |
Belki McHale katilin geldiğini biliyordu, başka bir yere sakladı? | Open Subtitles | ربما عرف مكهيل انه القاتل مقبل، لذا خبأه في مكان آخر؟ |
Bizim içimize sakladı. Formül. Makine bilinci. | Open Subtitles | لقد خبأه في داخلنا طريقة صنع الكثير من الألات التي لديها مشاعر |
Babamız ölmeden önce bütün çalışmalarını yoketmedi, bizim içimize sakladı. | Open Subtitles | أبي لم يدمر عمله كله قبل أن يموت لقد خبأه بداخلنا، لقد كنت محقا |
Bibloyu babanız mı sakladı dediniz? | Open Subtitles | واجنيس تعرف اين خبأه فىذلكالوقتكنا نعيشفىريو... . وكان سنها 14 عام |
23 yıl önce birisi onu sakladı. | Open Subtitles | أحداً ما خبأه لثلاثةً وعشرون سنة |
Yani birisi kulübene girdi, mayonu çalıp içine kakasını yaptı ve ormana mı sakladı? | Open Subtitles | إذاً أنت تقول أن أحدهم تسلل إلى مهجعك, سرق سروال السباحة الخاص بك, تغوط فيه, -ومن ثم خبأه في الغابة؟ |
Tabancam!" deyip arabasına koştu ve silahı çalılıklara sakladı. | Open Subtitles | "تبًا، مسدسي" عاد مسرعًا لسيارته و خبأه بين الشجيرات. |
Tabi ki sakladı. | Open Subtitles | بالتأكيد هو خبأه |
Ya da çocuk silahı okulda bir yere sakladı. | Open Subtitles | أو أن الطفل خبأه في مكانٍ ما -هنا في المدرسة . -أجل . |
Bunlar kuzenimin giysi kutusundan çıktı ve Brick kutuyu çamaşır odasına sakladı! | Open Subtitles | -كان هناك صندوق ملابس من الأقارب و(بريك) خبأه في غرفة الغسيل |
İhtiyarın sakladığı yeri öğrenmiştim. | Open Subtitles | وجدت أين خبأه الرجل العجوز |
Hagen, Mosconi'nin yüz yıl önce sakladığı kayıp hazineyi arıyordu. | Open Subtitles | كان (هايغن) يبحث عن كنزٍ مفقود ما خبأه (ماسكوني) قبل مئة سنة |
Walter Beckworth'un malikâneye sakladığı hazine. | Open Subtitles | كنز (والتر بيكوورث) الذي خبأه بالقصر |
Nereye sakladıysa... halen orada. | Open Subtitles | انه لازال هناك حيث خبأه |
Onu kim sakladıysa tekrar saklayacaktır. | Open Subtitles | -وأياً كان من خبأه سيخبأه مجدداً |