En iyi arkadaşıma o ucuz nişan yüzüğünü gösteren kızı görüyor musun? | Open Subtitles | أترين تلك الفتاة التي تتباهى بخاتم خطوبتها على صديقي نعم. |
O nişan yüzüğü. 17. yüzyıl Fransız. | Open Subtitles | ذلك خاتم خطوبتها هو فرنسي من القرن سابع عشر |
nişan yüzüğü hala yatağının yanındaki çekmecede duruyor. | Open Subtitles | خاتم خطوبتها لا يزال في الدُرج في الكامودينو |
İşler çığırından çıktı, ama Bernard ile nişanını sabote etmemi isteyen sendin. | Open Subtitles | أنا آسف, خرجت الأمور عن السيطره ولكن كنت انت الذي تريدني أن أُخرب خطوبتها مع بيرنارد |
Evlenmesini istediğim çocukla nişanı nasıl attığını. | Open Subtitles | كيف قامت بفسخ خطوبتها من رجل تصادف إني أعجبت به. |
nişan partisinde hediye gelen... | Open Subtitles | و التي حصلت عليها بحفل ما قبل خطوبتها |
Bak, eğer gerçekten kıskanmıyorsan, neden en iyi arkadaşının nişan partisini terk etmeye çalışıyorsun? | Open Subtitles | انظري، إذا لم تكوني غيورة حقاً... إذن لماذا لا تذهبين لمساندة... أفضل صديقاتك في حفلة خطوبتها ؟ |
Senin dairende bulacaklar, muhtemelen nişan yüzüğünüde. | Open Subtitles | في مكانك ومن المحتمل خاتم خطوبتها |
nişan yüzüğünü rehine verdi, çünkü tefeci fazla para isteyecekti. | Open Subtitles | قامت برهن خاتم خطوبتها... لأنّ المرابي كان سيمزق أذني... |
Bu tarz adamları saf dışı etmek için nişan yüzüğünü gösterirdi ama bu adam "umurumda değil" deyip, denemeye devam ediyordu. | Open Subtitles | كانت تظهر دوماً خاتم خطوبتها للرجال لأجل أن تسكتهم لكن هذا الرجل كان مثل "أنا لا أبالي. |
Sonra arkadaşım Angie'nin nişan partisi var. | Open Subtitles | و بعدها صديقتي "آنجي" تقوم بحفلة خطوبتها |
Şehire, nişan partisi için geldim. | Open Subtitles | جئت إلي المدينة من أجل حفلة خطوبتها. |
Hayır, o nişan yüzüğü. Evleniyor. | Open Subtitles | لا، أنه خاتم خطوبتها أنها ستتزوج |
Evet. nişan yüzüğüydü. | Open Subtitles | كان هذا خاتم خطوبتها |
nişan yemeğinin olduğu gece Gabrielle Solis yaralandı. | Open Subtitles | ،في ليلة حفلة خطوبتها جابرييل سوليس) كانت مجروحه) |
Vicky ise ,nişan yüzüğünü çalmakla itham ettiği için Morris Hasberg'den özür dilerken ağlamış. | Open Subtitles | وعندما إعتذرت (فيكي) لـ(موريس هازبيرغ) بكت لإتهامه بسرقة خاتم خطوبتها |
Madeline, nişan attıklarını söyledi bana. | Open Subtitles | لقد أخبرتني (مادلين) للتو بأنها فسخت خطوبتها |
Elliot muhtemelen nişan yüzünden delifişek gibi dolaşıyordur. | Open Subtitles | إليوت) سعيدة بالتأكيد) بفضل خطوبتها |
Yeğenim kendi rızası dışında nişanını bozmaya mecbur bırakılıyor. | Open Subtitles | تم إجبار إبنة أخي ضد رغبتها لتنهي خطوبتها |
Bayan Honeychurch nişanını bozdu. | Open Subtitles | لقد فسخت خطوبتها |
Duyduğuma göre Karen, Simon Elder'la olan nişanını neredeyse bozuyormuş. | Open Subtitles | مصادري تؤكد أن (كارين) كادت تفسخ خطوبتها من الملياردير (سايمون إلدر) |
Eğer nişanı kız bozarsa, herkesin aklına gelen "başka biri var" olur, "başka biri olmalı". | Open Subtitles | عندما تفسخ البنت خطوبتها, الجميع يقول,"يالهي,أنها تحب شخصاً آخر" |