"خطيئة" - ترجمة من عربي إلى تركي

• günah
• günahtır
• günahı
• günahın
• günahsız
• suç
• günaha
• yanlış
• günahtan
• hata
• hataydı
• günahım
• günahını
• günahsa
• günahla

Gördüğüm şeyi size anlatamam, rahip. Bu büyük bir günah.
لا أستطيع أن أقول لك يا أبتي، أنها خطيئة عظمى

Meg, senin yaşında bir kız için erkeklere bakmak günah değildir.
ميغ ، انها ليست خطيئة بان تعجبي بالاولاد في هذا العمر

Evet,sonrada bana homoseksüelliğin günah olduğunu söyledi, ve tanrının gazabına uğrayacağımı.
أجل ، أجل .. عدا أنها أخبرتني أن الشذوذ الجنسي خطيئة

İzin ver hatırlatayım Ekselansları, isyan, Tanrı'dan cezalandırılmayı isteyen, en çirkin günahtır.
دعني اذكر سموك بان التمرد يعد خطيئة مخجله يؤدي لعقوبة من الرب

Zarfı yalamak bir günah olsa da, bunlardan 100 tane gönderdim bile.
لقد قمت بإرسال حوالي 100 خطاب, بالرغم من أن لعق الخطابات خطيئة,

Tanrımıza hizmet için yapılan hiçbir davranış asla günah sayılamaz.
أي عمل في الخدمة الرب لا يمكن أن يسمى خطيئة

Federal Şerife yalan söylemenin sadece günah değil, suç da olduğunu biliyorsun.
أتدرين أن الكذب على مارشال إتحادي ليس مجرد خطيئة بل هو جريمة

Avrupa'daki ilk Yahudi ve Hıristiyan yazarlar şarabı ritüellere soktular ancak aşırı sarhoşluğu günah olarak gördüler.
أدخل اليهود والمسيحية الأوائل في أوروبا النبيذ للطقوس الدينية ولكن اعتبروا الاستهلاك الكبير خطيئة.

Belki günah diye bir şey veya erdem diye bir şey yoktur.
إذن .. ربما ليس هناك أي خطيئة وليس هناك أي فضيلة

İçki içmenin Coolidge yasalarına göre günah olduğunu bilmiyor musun?
رجلي الطيب، ألا تعلم أن الشرب ليس فقط خطيئة لكنها ضد مبادئ الرئيس كوليدج؟

İncil'de sözü edilmediği için traktörün günah olduğunu düşünüyor musun?
جرار جديد تماماً هل تعتقد أن هناك أى خطيئة فى الجرار لأنه ليس مذكوراً فى الإنجيل ؟

Ama bu bir günah değil ki, onların söylediği bir şey.
لكنها ليست خطيئة غريبة ما يدعون أنا فعلناه

Dün gece bedeninizin işlediği günah, ve bugün ruhunuzun işlediği günah.
خطيئة جسدية ارتكبتها ليلة أمس، وواحدة روحية اليوم.

Hayatta karşına böyle fırsatlar çıktığında ona uzanmamak günahtır. Sana söylüyorum, günahtır.
عندما تمدّ الحياة يدها هكذا فخطيئة ألّا تلاقيها، أؤكّد لك أنّها خطيئة

Tanrı'nın hediyesini reddetmek büyük bir günahtır.
عدم استخدامك لموهبة هباك الرب اياها تعد خطيئة

Böylece intihar etmeyecek ve sen ölümcül bir günahı engellemiş olacaksın.
لو نجح الامر فلن يقوم بالانتحار اي انك تمنع ارتكاب خطيئة مميتة. مفهوم

Belki sadece bir temasıdır, sadece günahın bir temasıdır bize yaşama sevinci veren.
قد تكون مجرَد لمسة، ربَما مجرَد ...لمسة خطيئة تلك الَتي ستعطينا فرحة الحياة

Bu Temmuz, izin verin günahsız adam kıçınızı tekmelesin!
خطيئة بدون الذي دع ، يوليو هذا الأولى المؤخِّرة يركل

"Her kim, bir kadına tutkuyla bakarsa... kalben günaha girmiş olur"
انه من ينظر الى امرأة بشهوة" "فقد ارتكب خطيئة في قلبه

Bir şeyi denemek ve başarısız olmakta hiçbir yanlış yok.
ليست هناك خطيئة ما في تجربة شيئاً ما، والفشل فيه.

Beni vicdanımda rahatsız eden bir günahtan, çok daha kötüsü var.
فلديّ ما هو اسوأ بكثير من خطيئة تختلج بضميري

Beni sevmekle, incitici, onur kırıcı korkunç bir hata yapan adam.
الذى قد فعل خطيئة الحب المهينة البشعة ، المؤلمة

Ya bu evlilik sadece çok büyük bir hataydı ?
ماذا لو كان هذا الزواج خطيئة كبيرة؟

Ben evli bir adamım. İtiraf edecek günahım yok.
أيها الأب, أنا رجل متزوج لم أقم بأى خطيئة كى اعترف.

Hemcinsini öldürme günahını işledikten sonra bir de gururdan mı bahsediyorsun?
تتكلمين عن الكبرياء بعد أن إرتكبتي خطيئة القتل؟

Eğer oyunlar söylendiği gibi günahsa, umarım bu dünyadan çok çabuk göçmem. Jonson!
خطيئة ,فأنا ادعوا ألا اجد خلاصي منها حتى وقت متأخر في عمري جونسون

Önceki hayatımda korkunç bir günahla namlanmış olmalıyım ki bu derece acı çekmeyi hakediyorum.
يجب أن يكون ارتكب خطيئة أنا الرهيبة في حياة سابقة ليستحق هذه المعاناة.