| Nişanlım bana atkı ve parmaksız eldiven örerek vakit geçiriyordu. | Open Subtitles | قضت خطيبتي وقت كثيراً لتقوم بحياكة الأوشحة والقفازات من أجلي |
| Eski Nişanlım sürekli aklımda ve sanırım buradan anlamam gereken bir şey var. | Open Subtitles | خطيبتي السابقه تخطر ببالي كثيراً و أعتقد أن هذا شئ يجب أن أستوضحه |
| Tam şu anda nişanlımı okşuyor bile olabilir. | Open Subtitles | وحسب علمي من الممكن أنه في هذه اللحظة يلاطف خطيبتي |
| nişanlımın adını birkaç gün öncesinden sağlık sigortama ekletmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أضيف اسم خطيبتي لتأميني الصحي قبل عدة أيام |
| Biraz garip kaçtığının farkındayım ama bu, nişanlımla tanışmamızın 20. yıldönümü. | Open Subtitles | أعرف أنها غريبة لكنها الذكرى العشرين لليوم الذي قابلت به خطيبتي |
| nişanlıma sabah öpücüğü vermek için polis departmanından bir izin belgesi mi almak zorundayım? | Open Subtitles | هل عليّ الحصول على تصريح من الشرطة لكي أقبل خطيبتي في الصباح ؟ |
| Belki Nişanlım benim büyüdüğüm yeri görmek ister diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | إعتقدت أن خطيبتي ستكون مهتمة برؤية المكان الذي كبرت فيه |
| Nişanlım müthiştir, yani kesinlikle güçlü bir kız, kadındır akıllı bir kadın, yani, tamamen. | TED | خطيبتي رائعة جدًا، هي فتاة قوية حقًا، وامرأة امرأة ذكية، مثل، تمثل لي كل شيء. |
| Lulu Bains, Nişanlım, eşim olacak kişi, yarı çıplak, Chicago'lu hilekâr aşığı ile sarmaş dolaş. | Open Subtitles | لولو بانس, خطيبتي عروسي المستقبلي نصف عارية, محتجزة في أحضان عشيقها غشاش في لعب الورق من شيكاغو |
| Dedim ki, Nişanlım ve ben biraz yardıma müteşekkir oluruz. | Open Subtitles | أنا أقول .. خطيبتي و أنا سوف نُقَدِر قليلاً من المساعدة |
| Ve çok komik, çünkü Nişanlım bunu öğrenince... | Open Subtitles | و المضحك في الأمر أنه عندما اكتشفت .. خطيبتي الأمر .. عندما اكتشفت أني قد شوهت |
| Bence nişanlımı uyandırmalıyız. Onun evinde salondaki kanepede uyuyabilirsiniz. | Open Subtitles | أعتقد أنني سأوقظ خطيبتي ويمكنكِ النوم على الأريكة. |
| Kendime geldiğimde... nişanlımı başka bir adamla evlenmiş olarak buldum. | Open Subtitles | ثمّ إستيقظت ووجدت خطيبتي متزوّجة من رجلٍ آخر |
| Kendime geldiğimde... nişanlımı başka bir adamla evlenmiş olarak buldum. | Open Subtitles | ثمّ إستيقظت ووجدت خطيبتي متزوّجة من رجلٍ آخر |
| nişanlımın bir daha asla ona kanmayacağına emin ol yeter. | Open Subtitles | تأكدي فحسب ألا تقع خطيبتي في غرامه مرة أخرى أبداً |
| Sanki bir toplantıda nişanlımın gelmek üzere olduğunu tekrar eden biri gibi hissediyorum. | Open Subtitles | مشغولة جدا لدرجة تركتني لوحدي، وتضورت جوعا. وعدتهم بأن خطيبتي ستأتي بأي لحظة. |
| Sayın Yargıç, bu, nişanlımın Sac-o-Suds'un dışında çektiği bir resim. | Open Subtitles | سيادة القاضي، هذه الصورة ألتقطتها خطيبتي خارج المتجر |
| Ben ve nişanlımla beraber küçük bir akşam yemeği yemenizi çok isterim. | Open Subtitles | سأحب إن أمكنكم أن تقوموا بزيارتنا لحفل عشاء صغير معي ومع خطيبتي |
| Aralık 2018'de Wisconsin banliyölerinde nişanlımla birlikteyim. | TED | إنه ديسمبر 2018 أنا مع خطيبتي في ضواحي ويسكونسن |
| Dün akşam benim nişanlıma yardım etti. | Open Subtitles | لقد قدم بعض المساعدة إلى خطيبتي ليلة أمس |
| Böylece sonunda, işimden, ortağımdan ve nişanlımdan olmuş oldum. | Open Subtitles | إذا أنتهى بي الأمر بفقدان العمل وشريكتي ، و خطيبتي |
| Ama ben 25 yaşındaydım, o kız da nişanlımdı. | Open Subtitles | ولكني كنت بالخامسة والعشرين وتلك الفتاة كانت خطيبتي |
| Artık benim nişanlı olduğuna göre onu ayartma görevin hükümsüz. | Open Subtitles | الأن بما أنها خطيبتي .. مهمة إغوائها انتهى استخدامها. |
| Bayım, benim yüzüme karşı sözlüm hakkında konuşuyorsunuz. | Open Subtitles | سّيد فير أنت تَتحدّثُ عن خطيبتي في وجهِي |
| Bak. Senin süper bir FBI ajanı olduğunu biliyorum. Ama şu anda benim nişanlımsın, başka bir şey değil. | Open Subtitles | أعلم أنكِ محققة إف بي آي لامعة، لكنك لست سوى خطيبتي الآن |
| Kafam biraz dağınık. Belki duymuşsundur, Kız arkadaşım hapishane 'de. | Open Subtitles | لقد كنت مشغولاً قليلاً, كما سمعت خطيبتي في السجن |