farklılıklarını bir kenara bırakıp Imperimen'in biçim değiştiren uzaylı güruhuna karşı koymasaydı Justice League şimdi ne halde olurdu? | Open Subtitles | إذا لم ينحوا خلافاتهم جانباً ليوقفوا القوة المطلقة وحشودها الغريبة |
Amansız düşmanlar, iyilik adına farklılıklarını bir araya getirmek. | Open Subtitles | أعداء لدودين يقاومون لينحّوا خلافاتهم للمصلحة العليا |
Burası insanlık tarihi için önemli bir yer, çünkü M.S. 930 yılında İzlandalı bir grup kabile reisi, aralarındaki anlaşmazlıkları çözmek için burada toplandı. | Open Subtitles | إنه مكانٌ هاّمٌ لتاريخ البشرية لإنه في العام 930 بعد الميلاد، مجموعة من زعماء القبائل الآيسلندية تجمعوا هنا لتسوية خلافاتهم. |
İnsanlar anlaşmazlıkları ne olursa olsun birbirlerine bakıyorlar. | Open Subtitles | يَعتنونَببعضهمالبعض. مهما خلافاتهم. |
Anlaşmazlıklarını çözsün diye ona gelirlerdi. | Open Subtitles | الناس يأتون ويحاولون الحصول عليه لحلّ خلافاتهم |
İkinci ek madde, ortalama insan ömrünün 38 yıl olduğu ve ülkemizin kurucularının Anlaşmazlıklarını genellikle gündoğumunda düello yaparak çözdükleri bir dönemde imzalandı. | Open Subtitles | تم التوقيع على التعديل الثاني في ذلك الوقت عندما كان متوسط العمر المتوقع هو 38... وكان ممارسة شائعة للأباء المؤسسين لحل خلافاتهم عند الفجر، في عملية تبادل إطلاق النيران. |
Gezegenimizdeki insanların yapmaları gereken şey, aralarındaki faklılıkları bir kenara bırakıp birleşmeleri. | Open Subtitles | ما يريده شعب كوكبنا أن يتخطوا خلافاتهم و يتوحدوا |
Normal çiftler fikir ayrılıklarını konuşarak halleder. | Open Subtitles | الثنائيات الطبيعية يتحدثون عن خلافاتهم دائماً، أنت تعرف |
Korsanlar ve cadılar, şeker alabilmek için farklılıklarını bir kenara koyarlar. | Open Subtitles | و القراصنة و السحرة يضعون خلافاتهم جانباً من أجل تسول الحلوى جوش .. |
Savaş sırasında, Kıymıkla Tırmık farklılıklarını bir kenara bıraktılar ve büyük düşmanla savaşmak için bir takım oldular. | Open Subtitles | خلال الحرب ، (إيتشي) و(سكراتشي) وضعوا خلافاتهم جانباً وتعاضدوا لمحاربة عدو أكبر |
Aylar öncesinde Kaptan Flint ve Racham anlaşmayı yaptıklarında Urca altını üzerinde farklılıklarını belirlediler. | Open Subtitles | عندما عقد القبطان (فلينت) و(راكهام) إتفاقهم منذ أشهر مضت، وثبّتا خلافاتهم بخصوص حيازة ذهب الـ(أوركا) |
İnsanlar anlaşmazlıkları ne olursa olsun birbirlerine bakıyorlar. | Open Subtitles | يعتنون ببعضهم البعض مهما كانت خلافاتهم |
Bunun üzerine, düşman savaş filoları aralarındaki anlaşmazlıklara son verip güçlerini birleştirerek galaksimize hakaretin kaynağı olarak tespit edilen yere doğru saldırıya geçtiler. | Open Subtitles | لذا قامت أساطيل الحرب المعارضة بإقتراح بتسويه خلافاتهم الباقية من أجل هجوم موحد على مجرتنا |
Çiftlerin ayrılıklarını ortadan kaldırması açısından. | Open Subtitles | حسناً، وسيلة جيّدة للزوجين لتسوية خلافاتهم. |