arkasında bir şey bıraktığını ümit ediyorum Ghost ve onun sikiştiğine dair. | Open Subtitles | كُنت أتمنى أن أجد شئ قد تركته خلفها يُثبت أنها وجيمس يتضاجعون |
Bir gün penguenin bedeninin yüzerken arkasında baloncuklardan bir iz bıraktığını fark etti ve nedenini sordu. | TED | في أحد الأيام، لاحظت أن أجسام البطاريق تترك خلفها ذيلاً من الفقاقيع عندما تسبح، وسألَت عن السبب. |
Her kasılmayla birlikte ATP formundaki enerji kullanılıyor, laktik asit gibi atıklar üretiliyor ve bazı iyonlar kasın hücre zarından uzaklaşıyor, arkasında çok daha küçük bir grup bırakıyor. | TED | مع كل انقباض، تُستهلك الطاقة التي على شكل جزيئات الأدينوزين ثلاثي الفوسفات، ويتم طرح النفايات مثل حمض اللاكتيك، وتنحرف بعض الأيونات عن غشاء الخلية العضلي، تاركة خلفها مجموعة أصغر. |
Zanlı arkasına geçmiş ve boğazının sol tarafına bıçak dayamış. | Open Subtitles | وكانت وضعية المتهم خلفها ثم وجه سكيناً إلى يسار حلقها |
yani iyi fikilerimiz vardı. Eski otomobilin öncamını aldık, arkasından kağıt geçirdik ve beyaz tahtaya ilk alternatifi ortaya çıkardık. | TED | وكان لدينا بعض الأفكار الجيدة. أخذنا الزجاج الأمامي لسيارات قديمة، ووضعنا أوراق خلفها وصنعنا أول بديل للسبورة البيضاء. |
Planı, kendine bir kadeh beyaz şarap doldurup en güzel geceliğini giyerek geride kabartmalı kağıda yazılmış bir not bırakmaktı. | Open Subtitles | خطتها كانت ان تسكب كأسا من نبيذها المفضل و ترتدي أجمل فساتين نومها و تترك خلفها رسالة على أرقى قرطاسية |
Yine de şu barok süslemeleri tanırsın... şu, üzüm salkımı tutan adamı... arkasındaki yapraklar... bizi bekleyen bir bahçeden sanki. | Open Subtitles | رغم ذلك لا زلت تتذكري هذه الحلي تلك الايدي المصنوعة من الجص حاملة العنب خلفها الخضرة |
Ama sen onun değil, bütün o diğer kadınların Peşinden gittin. | Open Subtitles | بأستثناء انك لم تذهب خلفها لقد ذهبت خلف كل هؤلاء النساء |
İşte böyle arkasında durup, her seferinde 20 dakika saçlarını fırçalardım. | Open Subtitles | وأنا أقف خلفها هكذا وأسرح شعرها بالفرشاة لمدة 20 دقيقة |
Size genç bayanın ortadan kaybolduğunu ve arkasında sadece bu camdan ayakkabıyı bıraktığını haber vermekten üzüntü duyuyorum efendim. | Open Subtitles | أنا أسف لأعلمك تلك الفتاة أختفت وتركت خلفها فقط ذلك الحذاء الزجاجى |
Kızın solunda mı, sağında mı yoksa arkasında mı duruyordu? | Open Subtitles | هل كان يقف على يسارها أم على يمينها ، أو خلفها ؟ |
Katırların arkasında durulmaz, bilmeniz lazım. | Open Subtitles | يجب ان تعرف اكثر من ان تقف، خلفها هى الاخرى |
Tüm geçit törenleri ve büyük sevinçler, arkasında masum insanların mahkûm edilip idam edildiği bir duvardı yalnızca. | Open Subtitles | جميع المواكب والبهجات كانت مجرد حيطان حيث خلفها كانوا الأشخاص البريئين يحكم عليهم ويُعدمون |
Sonra ben gideceğim bakarsın koca götlü yaşlı sıkışıp kalır onun arkasında hapsolmak istemem. | Open Subtitles | سأمر بعدك حتى اذا علقت السيدة البدينة لن أبقى خلفها |
Büyükkannem mihraba giderken, arkasına gizlice sokuldum, çünkü onun cennete gittiğinden emindim. | TED | ومثلما شقت طريقها إلى المذبح، تسللت خلفها مباشرة، لأنني علمت بالتأكيد أن بالتأكيد ستذهب جدتي إلى الجنة. |
Gördüğünüz gibi bunun da arkasına ufak bir şey ekledik, açıldığında bir ses de duyacaksınız muhtemelen. | TED | سترون أن ما فعلناه هو وضع أشياء صغيره خلفها لتفعل ذلك وقد ترن في الحقيقة عندما تعمل كذلك |
Öyle, canlı. O kadar canlı ki bir yastıkla gidip arkasından boğma isteği uyandırıyor insanda. | Open Subtitles | إنها مرحة ، إنها تجعلك تريد التسلل من خلفها بوسادة لتخنقها بها |
Ölen adam bu tarafa doğru geliyordu ve başka bir adam da arkasından geliyordu. | Open Subtitles | كانت الضحية تمشي بهذا الاتجاه وكان رجل آخر يمشي خلفها |
Bu yüzden geride bıraktığı yumurtaların üzerine oturmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | لذا, كان عليّ أن أجلس على البيض الذي تركته خلفها |
Buraya cevaplar aramaya gelmiştim sadece ülkeye olan bu komployu ve arkasındaki adamları ortaya çıkarmayı değil, sonunda dünya dışı zeki yaşamın olasılığı hakkındaki gerçeği öğrenmeyi umuyordum. | Open Subtitles | أتيت إلى هنا بحثاً عن الأجوية. آمل ليس فقط أن أكشف هذه المؤامرة من قبل الحكومة والرجال الذين يقفون خلفها, بل وأن أعرف الحقيقة أخيراً عن احتمال.. |
Şu kamyonu geçmeyecek misin yani? Önümüzdeki 120 km boyunca Peşinden mi gideceksin? | Open Subtitles | اذا انت لن تتجاوز هذه الشاحنة وستبقى خلفها خلال الخمسة والسبعين الكيلو القادمين |
Bu ne hareket! Maggie Peyton Dale Jarrett'ı bir anda arkada bıraktı! | Open Subtitles | يا لها من حركة ماغي تركت ديل جاركيت لتصبح السيارة 88 خلفها |
Nerede olduğunu öğrendiğimde peşinde gitmekten beni hiçbir şey'in alıkoyamayacağını biliyorsun. | Open Subtitles | لو عرفت اين هي لا شيء سوف يوقفني من الذهاب خلفها |
Kendi peşine düşmeyeceğinden emin demek ki. | Open Subtitles | الأرجح أنّها تعرف أنّه لم يكن يسعى خلفها. |
Modern yaşamın ince buzunda patene gidecek olursan Peşinden sürüklersin gözyaşından kirlenmiş, milyonlarca gözün sessiz sitemini, ardında! | Open Subtitles | لو انك يجب أن تذهب للتزلج فعلى ندف الثلج بالحياة الحديثة ستسحبك خلفها |
Ve arkalarında saklanan 500'den fazla bu küçük yaratıktan var. | TED | وكان لدينا أكثر من 500 من هذه الأقزام مختبئة خلفها. |
Şampuanın parasını öderken ona arkadan yaklaşıyorum. | Open Subtitles | ثم مشيت من خلفها بينما هي تدفع حساب ذلك الشامبو اللعين. |
Görevini ve neden Yakuza ile anlaşma yaptığını bilmediğimiz müddetçe onun ve Kuzey Koreli patronlarının bir adım gerisinde olacağız. | Open Subtitles | إذا لم نعرف ما هي تلك المهمة ولماذا هي تتعامل مع الياكوزا فسنبقى خلفها بخطوة هي ورؤسائها من كوريا الشمالية |