tek seçeneği affetmekti. | Open Subtitles | كان خياره الوحيد هو الغفران. أما أنا فعندي خيارات أخرى. |
Eğer onu, İngilizlerin kendisini koruyamayacağına ikna edersek, bizim planımız onun tek seçeneği olur. | Open Subtitles | اذا استطعنا اقناعه أن البريطانيين لا يستطيعون حمايته خطتنا ستكون خياره الوحيد |
Birileri satış yapmayacağında bunu anlayacak bir adam bu ve tek seçeneği de istediği şeyi almak. | Open Subtitles | هذا النوع من الرجال يعلم عندما لا يفكر أحدهم بالبيع و خياره الوحيد هو الإستولاء على ما يريده |
tek seçeneği kırbaçları durdurmak. | Open Subtitles | "فيمسي بذلك خياره الوحيد هو وقف سوطيه عن الحركة" |
Van Zant payını istedi ama Sid öldü, onun da tek seçeneği senin peşine düşmekti. | Open Subtitles | إذاً أراد (فان زانت) نصيبه، لكن بوفاة (سد)، خياره الوحيد كان السعي خلفك |
Bunun tek seçeneği olduğuna inanıyor. | Open Subtitles | وهو يعتقد أنه خياره الوحيد . |