Madam, sizi zinadan dolayı suçlu bulmaktan başka seçeneğim yok. | Open Subtitles | سيدتي , ليس أمامي خيار سوى توجيه تهمة الزنى لكِ |
Sorunun ne olduğunu bilmiyorum ama derhâl petrolü almazsak ipoteği aktifleştirip Southfork'taki sahiplik haklarınızı elinizden almaktan başka çarem kalmayacak. | Open Subtitles | لست متأكد أن هذا سطو لكن إذا لم نتحصل على بترولنا فوراً ليس لدي خيار سوى رفع دعوة عن القرض |
"Şimdi size her şeyini kaybeden zengin bir ailenin ve her şeyi düzeltmekten başka çaresi olmayan bir oğlun hikayesini anlatacağız." | Open Subtitles | والآن مع حكاية العائلة الثرية التي فقدت كلّ ماتملك ولايملك هذا الابن أيّ خيار سوى أن يبقيهم معاً |
Demirden oluşan çekirdeğin, aşırı derecede yoğunlaşarak içe doğru çökmekten başka şansı yoktur. | TED | لا يملك عنصر الحديد أية خيار سوى أن ينهار، وأن يصل لكثافة عالية. |
Niyetinizi öğrenmek için zihinlerinize girmekten başka çaremiz yoktu. | Open Subtitles | وبمعرفة نواياكم لم يكن لدينا خيار سوى دخول عقولكم |
Muhafız Konseyi'nin sizi başkanın halefi olarak atamaktan başka seçeneği kalmayacaktır. | Open Subtitles | مجلس الوصاية لن يكون أمامه خيار سوى الاعتراف بكِ وريثة للرئاسة |
başka şansımız olmasaydı ve çalmak zorunda kaldığım için çalsaydım. | Open Subtitles | مثل ان لا يكون لدينا خيار سوى ان نسرق شئ |
Tom, David Brice'a zarar verecek bir şey yapmaya kalkışırsan sana engel olmaktan başka seçeneğim olmaz | Open Subtitles | ، توم، إذا كان فى نيتك فعل اى شئ يُضر بديفيد برايس لن يكون لدى اى خيار سوى ان اتاكد انك ستجنى ثمار فعلتك |
Bugün ABD topraklarında bir bomba patlarsa hükümetinize karşı anında ve güçlü bir misilleme yapmaktan başka seçeneğim olmaz. | Open Subtitles | القنبلة ستنفجر على الاراضى الامريكية اليوم لن يكون لدى خيار سوى الانتقام بالقوات الامريكية بالحال ضد حكومتك |
Başkan Hanım, üzgünüm ama görevimden istifa etmekten başka seçeneğim yok. | Open Subtitles | سيدتي الرئيسة، أخشى من أنه ليس لديّ خيار سوى الاستقالة من منصب رئيس مستشارينك |
Sonrasında ise meyhaneni kapatıp seni hapse tıkmaktan başka çarem yok. | Open Subtitles | وبعدهما ليس أمامي خيار سوى تهديم حانتك وزجّك في سجن المدينين |
O zaman seni Adalet Sarayına işlemek için... geri göndermekten başka çarem kalmadı. | Open Subtitles | لذا ليس لدي خيار سوى حجزك لمحاكمتك في المحكمه |
Öyleyse, seni işlemler için Adalet Sarayı'na teslim etmekten başka çarem kalmadı. | Open Subtitles | إذاً فليس أمامى خيار سوى أن آمر بإعادتك للسجن. إلى قصر العدالة لتتم العملية. |
"Şimdi size her şeyini kaybeden zengin bir ailenin ve her şeyi düzeltmekten başka çaresi olmayan bir oğlun hikayesini anlatacağız." | Open Subtitles | والآن مع حكاية العائلة الثرية التي فقدت كلّ ماتملك وهذا هو الابن الذي لايملك أيّ خيار سوى أن يبقيهم معاً |
Her şeyini kaybetmiş varlıklı bir ailenin ve onları bir arada tutmaktan başka çaresi olmayan bir oğlun hikâyesi. | Open Subtitles | والآن مع حكاية العائلة الثرية التي فقدت كلّ ماتملك ولايملك هذا الابن أيّ خيار سوى أن يبقيهم معاً |
"Şimdi size her şeyini kaybeden zengin bir ailenin ve her şeyi düzeltmekten başka çaresi olmayan bir oğlun hikayesini anlatacağız." | Open Subtitles | والآن مع حكاية العائلة الثرية التي فقدت كلّ ماتملك وهذا هو الابن الذي لايملك أيّ خيار سوى أن يبقيهم معاً |
Savunacak avukatın itiraz etmekten başka şansı yok. MahkemeTV izliyorum. | Open Subtitles | المحامون المعارضون ليس لديهم خيار سوى الإعتراض أشاهد برامج المحاكمات |
Yıldız geçidi programının varlığını dünyaya duyurmaktan başka çaremiz kalmamıştı. | Open Subtitles | لم يكن لدينا خيار سوى الكشف عن وجود برنامج بوابة النجوم إلى العالم |
Büyükannemin beni, hiç tanımadığım teyzemin yanında yaşamak üzere şehre yollamaktan başka seçeneği yoktu. | TED | لم يكن لجدتي خيار سوى إرسالي إلى المدينة للعيش مع خالة لم أقابلها قط في حياتي. |
başka şansımız olmasaydı ve çalmak zorunda kaldığım için çalsaydım. | Open Subtitles | مثل ان لا يكون لدينا خيار سوى ان نسرق شئ |
Eğer Cassandra bu zarara engel olmasaydı seni işten atmaktan başka şansım kalmayacaktı. | Open Subtitles | لو لم تحتوي كاسيندرا الأضرار لكنتُ لا أملك خيار سوى أن أفسخ وضيفتك |
Aksi takdirde, bir katil olduğuna inanmaktan başka seçeneğimiz yok. | Open Subtitles | ما عدا ذلك ليس لديه خيار سوى الإيمان بأنه قاتل |
Bana yine kibarca sormaktan başka çare bırakmıyorsun. | Open Subtitles | لم تدع أمامي خيار سوى أن اسألك بلطف مجدداً |
Piyasada çok iyi tanınır. Onu sevmekten başka şansın yok. | Open Subtitles | هو اسم كبير في هذا المجال ليس لديك خيار سوى ان تحبيه |
Çantana oyuncaklarını saklarsa onları iade etmekten başka seçeneğin kalmaz. | Open Subtitles | فبتخبئته الألعاب بحقيبتك، لا يعود لك خيار سوى إعادتها له |
Beni geri göndermekten başka seçeneğiniz yok. | Open Subtitles | ليس لديكم خيار سوى إعادتي فوراً |
Bu yoldan gidersen kardeş kanı dökmekten başka çaren kalmaz. | Open Subtitles | ..تابع بهذا المنوال ولن يكون أمامك أيّ خيار سوى إراقة دماء إخوانك |
Bu düşmanca tavır bize güç kullanmaktan başka seçenek bırakmıyor. | Open Subtitles | هذا لعمل العدائي لم يترك لنا خيار سوى الرد بقوّة |