Bunu kayda değer bulmuyorlardı ancak toplum içinde bir öfke hakimdi. | TED | لم يعتقدوا بأنها ذات أهمية، لكنها أحدثت غضبا داخل المجتمع التقني. |
Bunlar kişinin toplum içinde sadece kendini düşünerek sorumsuzca hareket etmesini engeller. | Open Subtitles | هذه القوانين تمنع الأفراد من التصرف بأنانية داخل المجتمع |
Aşı olan insanlar sadece kendilerini korumazlar, aynı zamanda hastalığın toplum içinde yayılmasını önlerler, yani dolaylı olarak toplumdaki aşı olmamış insanları da korurlar. | TED | الأشخاص الذين طُعِموا لم يوفروا حماية لأنفسهم فقط بل أوقفوا انتشار المرض كذلك داخل المجتمع ويحمون، بشكل غير مباشر، أشخاصًا آخرين في المجتمع لم يتم تطعيمهم. |