Yani benim çantam
... güvenli olması için Bunun içinde mi? | Open Subtitles | وحقيبتي هَلْ داخل هذا يَحتفظُ به في مكان أمين؟ |
Bunun içinde ne varsa kazanmana yardım etmeyeceğini biliyoruz. | Open Subtitles | مهـما يكن في داخل هذا كلانـا يعـلم أنهُ لن يساعدك للفوز |
- Evet. - Bunun içinde de küçük kızlar mı var? | Open Subtitles | هل توجد فتاة صغيرة داخل هذا الشئ |
Şimdiye kadar yapılmış olan tüm filmleri bu tüpün içine koyabilirim. | TED | يمكنني وضع جميع الأفلام التي صُنعت لحد الآن، داخل هذا الأنبوب. |
Dünyadaki tüm piramitleri bunun içine koysan, yine de içinde boş yer kalır. | Open Subtitles | يمكنك وضع كافة أهرامات الأرض داخل هذا المكان و سيظل به مساحات خالية |
kutunun içinde küçük topların rastgele aşağı düşeceği dar tüneller var, sağa ya da sola veya sola, vs. | TED | داخل هذا اللوح توجد أنفاق ضيقة تسقط من خلالها الكرات الصغيرة بعشوائية، تذهب يمنة أو يسرة، أو يسرة، إلخ. |
Bunun içinde olma hissini özlüyor musun? | Open Subtitles | هل اشتقت للشعور بأن تكون داخل هذا ؟ ? |
Bunun içinde donarım. | Open Subtitles | سأتجمد داخل هذا |
Bunun içinde olacak Üç gün içinde piramit ! | Open Subtitles | سوف أكون داخل هذا الهرم في ثلاثة أيام! |
Bunun, Bunun içinde bulunduğunu... ikisi de milattan kalma... 12-14 yıllık Robert Durst mektup başlıkları. | Open Subtitles | هذه كانت داخل هذا .. كلاهما قديمان منذ 12 إلى 14 سنة ومن كتابة (روبرت درست) |
Bunun içinde... | Open Subtitles | داخل هذا... |
diye düşündüm. Daha sonra annem beni barakanın içine soktu. | TED | كان الشيئ الثاني الذي عرفته، أخذتني أمي الى داخل هذا الكوخ. |
Küçük bir obje alıyorum ve bunun içine bakıyorum. Bu araba olsun. Arabayı biraz ileri hareket ettirelim. | TED | وسأحضر شيئا صغيرا هنا، ويمكنني أن أرى داخل هذا الشيء. سأسميه سيارة. وهنا القليل من الحركة فتتقدم السيارة. |
Bu devleşmiş halimi şu minicik bedenimin içine tekrar sığdırmam asla mümkün olmayacak! | TED | وأنا أتذكر التفكير أنه من المستحيل أن أقدر على ضغط ضخامة نفسي مرة أخى داخل هذا الجسد الصغير |
Colorado'da tahta bir kutu aldım ve bu kutunun içine bir dolar banknotu, bir kalem ve bir çatal koydum. | TED | أخذت صندوقا خشبيا، ودفنت دولارًا ورقيًا وقلماً و شوكة طعام داخل هذا الصندوق في كولورادو |
Beni öldürmek zorundasın, çünkü evdeki insanları bu olayın içine sürüklemeyeceğim. | Open Subtitles | سيكون عليك ان تقتلني , لانني لن اقحم الناس داخل هذا المنزل في هذا الموقف |
Tüm dünyadaki tüm kütüphaneler tüm kitapları ki, bu bir içine çekilir olsun lazım? | Open Subtitles | من بين كل الكتب الموجودة في المكتبة ، في كل العالم حشرتم داخل هذا ؟ |
50 yıldır o kutunun içinde sessiz sessiz duruyordum zaten. | Open Subtitles | أنا سحقت وعصرت داخل هذا الصندوق لأكثر من خمسين عاماً |