Rus kökenli bir kadın olarak, neredeyse hayatı boyunca orada yaşamış olmasına rağmen, her zaman biraz yabancı hissetti. | TED | كانت دائمًا تشعر بأنها دخيلة على المجتمع، بالرغم من أنها قد عاشت هناك معظم حياتها، امرأة من أصل روسي. |
Bunca yıl oldu ama buraya geldiğimde kendimi hala yabancı gibi hissediyorum. | Open Subtitles | كل هذه السنين و مازلت أشعر بأني دخيلة عندما آتي إلى هنا |
Dünyamızın en uç çevreleri yabancı manzaralardır. | TED | لأن البيئات القاسية لعالمنا الخاص هي آفاق غريبة دخيلة. |
Ama yabancı biri olduğumu göstermek için elinden gelen her şeyi yapıyorsun. | Open Subtitles | ولكنك دائماً تفعلين ما بوسعك للإشارة بكم أنا دخيلة |
Bunun bir parçası olmayı çok istemiştim her zaman içinde olmak isteyen ama sonsuza dek dışarıdan birisi olmak zorunda olduğumu sanıyordum. | Open Subtitles | تقت لأكون جزءًا منه، لكنّي ظننت البقاء دخيلة للأبد قدري ناظرة دومًا من الخارج إلى الداخل. |
Walker'ın konuyla ilgisi yok. Buraya getirmeden onu öldürün. | Open Subtitles | إن (والكر) دخيلة اقتلها قبل أن تصل إلى هنا |
O da kendine bu yeni aileyi bulmuş olman ve benim de senle hiçbir bağı olmayan bir yabancı gibi hissetmem. | Open Subtitles | أنك وجدت نفسك بين عائلة وأنا أشعر وكأنني دخيلة لا أنتمي إليك بعد الآن |
Bir bakalım, tırnak diplerinden bir şey çıkmamış, yabancı bir elyaf yok cinsel faaliyet belirtisi yok. | Open Subtitles | لنرى، لميكنهنالكشيءتحتالأظافر، ولا أنسـجة دخيلة ، ولا دلائل لنشاطٍ جنسي |
Buna inanmakta zorlanabilirsin ama bir defasında ben de kendimi bu gemide yabancı hissetmiştim. | Open Subtitles | ستجدين أن هذا من الصعب تصديقه ولكنني أعتبرت نفسي مرة واحدة أنني دخيلة على هذه السفينة |
İnsanların gösterişli bir yabancı olduğunu düşünmesini istemiyorsun. | Open Subtitles | أنتِ لا تريدين أن يعتقد الناس أنكِ دخيلة تريد جلب بعض الإنتباه |
Kamyonlara bindim ve yollarda yürüdüm ve şehir boyunca ofis ve tesislerde insanlarla konuştum, ve çok şey öğrendim, ama hala yabancı biriydim. | TED | أستقليت الشاحنات و مشيت فى الطرق و قابت الناس فى المكاتب و المرافق فى جميع انحاء المدينة، و تعلمت الكثير و لكني كنت ما ازال دخيلة. |
Kendini izole ederek bir yabancı olursun. | Open Subtitles | ... تُصبح شخصية دخيلة على نفسك . وتعزل شخصيتك الأصلية |
Kendini izole ederek bir yabancı olursun. | Open Subtitles | ... تُصبح شخصية دخيلة على نفسك . وتعزل شخصيتك الأصلية |
Biliyorsun, her zaman yanınızda kendimi biraz yabancı hissetmişimdir. | Open Subtitles | أعني، حسناً، لطالما شعرت بأنّني دخيلة. |
Bir yabancı olarak, konuşmak bana düşmez, ama şehriniz, sizin kaybettiklerinizin ihtişamını kutluyor gibi gözüküyor. | Open Subtitles | موقفي كـ دخيلة على مجتمعكم لا يسمح ... لي بالكلام و لكن يبدو أن مدينتكم ستحتفل بالعظمة التى فقدتها |
Bunca yıl geçmesine rağmen buraya her gelişimde kendimi yabancı gibi hissediyorum. | Open Subtitles | كُلهذهالسنوات... و مازلتَ أشعر أننى دخيلة عندما أجيء هُنا. |
Onlara göre ben hep yabancı biriydim. | Open Subtitles | في نظرهم سأظل دخيلة الي الأبد |
yabancı değilsin. | Open Subtitles | لست دخيلة |
- Mark'ı seviyorlar. Kız yabancı. | Open Subtitles | إنهم يحبون (مارك) و هي دخيلة |
- dışarıdan biri olduğunu söylememiştin. | Open Subtitles | لم تقولي بأن هنالك دخيلة مـعك. |
Walker'ın konuyla ilgisi yok. | Open Subtitles | إن (والكر) دخيلة |