Gidip bu piçlere bir ders vereceğim. En sonunda bunu tamamen çözeceğim. | Open Subtitles | سأشعر براحةٍ نفسية لو قمت بتلقينهم درساً قاسياً |
Oy konusunda haklı. Sıkı bir ders öğrendim. | Open Subtitles | هو محق بشان التصويت و تعلمت درساً قاسياً من هذا |
Öğretmene ciddi bir ders vereceğini ve öldürülünce yaz tatiline çıkamayacağını öğreteceğini söylemişti | Open Subtitles | قال إنه سيلقن المدرس درساً قاسياً, وأن التعرض للقتل ليست طريقة مناسبة لقضاء العطلة الصيفية. |
Altı yaşındaki bir çocuk için oldukça ağır bir ders. | Open Subtitles | كان درساً قاسياً لطفل يبلغ من العمر ست سنوات |
Bizde adamı geri aldık. Bize çok iyi bir ders oldu. | Open Subtitles | فأعده إلينا ، ولكن كان ذلك درساً قاسياً |
Bugün çok büyük bir ders aldım efendim, Fayed'e güvendiğim zaman. - Ne dersiymiş bu? | Open Subtitles | لقد تعلّمتُ درساً قاسياً اليوم ، سيّدي "عندما وثقتُ بـ "فايد |
Bense önemli bir ders almak üzere olan bir adamı görüyorum. | Open Subtitles | "أمّا أنا فأرى رجلاً يوشك أن يتعلّم درساً قاسياً" |
Önce sana güzel bir ders vereceğim. | Open Subtitles | ليس قبل أن اعلمك درساً قاسياً |
O zaman büyük bir ders aldım: | Open Subtitles | "في هذه اللحظة تَلقَّنتُ درساً قاسياً" |