Gerçek şu ki, o serumu sen yerleştirdin. | Open Subtitles | الحقيقية أنك دسست قارورة المصل |
O silahı sen yerleştirdin. | Open Subtitles | أنت دسست ذلك المسدس |
Silahı ve kamerayı yerleştirdin. | Open Subtitles | دسست المسدس و آلة التصوير |
İçkime bir şey koydun, değil mi? | Open Subtitles | لقد دسست لي شيئا،صحيح؟ |
O akşam şarabıma bir şey mi koydun? | Open Subtitles | -هل دسست شيئاً في شرابي تلك الليلة؟ |
Bazı postalarımı gizlice onun posta kutusuna koydum ki daireme gelmek zorunda kalsın. | Open Subtitles | لقد دسست بعض بريدي في صندوق بريدها لأجبرها بأن تأتي إلى شقّتي |
Bu notu cebime dün sen koymuştun. | Open Subtitles | لقد دسست هذه الملاحظة في جيبي يوم أمس |
Silahı üzerime sen yerleştirdin. | Open Subtitles | اتفقنا، أنت دسست ذلك للتو لي. |
Sarah'nın fıstık ezmesine GHB koydun. | Open Subtitles | (دسست الـ (غ.هـ.ب) بمرطبان (سارة |
- Bunu cebime sen koydun! | Open Subtitles | ـ لقد دسست ذلك |
Treadwell'in kasetlerini bulunacaklarını bildiğim bir yere koydum. | Open Subtitles | دسست أشرطة (تريدويل) حيث يُعثر عليها. |
Bu notu cebime dün sen koymuştun. | Open Subtitles | لقد دسست هذه الملاحظة في جيبي يوم أمس |