Böylece büyükannemin mücadelesi beni hayat boyu bir arayışa itti. | TED | فلقد كانت معاناة جدتي هي ما دفعتني لهذا البحث طوال حياتي. |
Okumaya başladım günden beri annem beni bu yöne itti bir bakıma. | Open Subtitles | لقد دفعتني والدتي نوعاً ما لهذا الإتجاه منذالوقتالذيتعلمتُفيهالقراءة. |
Bir anda annem beni bir çalılığın içine itip sessiz olmamı söyledi. | Open Subtitles | عندما فجأة دفعتني إلى الغابات ـ ـ ـ وأمرتنى أن أبقى هادئاً |
Bir anda annem beni bir çalılığın içine itip sessiz olmamı söyledi. | Open Subtitles | عندما فجأة دفعتني إلى الغابات ـ ـ ـ وأمرتنى أن أبقى هادئاً |
beni iterek karımın ölümünün bir kaza olmadığını benim yüzümden kendini öldürdüğünü söyledi. | Open Subtitles | دفعتني بعيدًا وقالت لي أن وفاة زوجتي لم تكن حادث وإنما هي قتلت نفسها |
beni bunu yapmaya sen zorladın. Umarım bunun için kendini suçlarsın. | Open Subtitles | لقد دفعتني للقيام بذلك ، لذا آمل أن تلومي نفسكِ |
Üniversiteye gidip öğretmen olmam için zorladı beni. | Open Subtitles | لذا دفعتني للذهاب إلى الجامعة كي أصبح معلّمة. |
Kadının biri beni acayip çirkin bulduğu için surdan aşağıya attı, sonra da, kuduz bir köpeğin saldırısına uğradım. | Open Subtitles | دفعتني امرأةٌ من فوق السور لأنها وجدتني قبيحاً بشكلٍ بشع ثم هاجمني كلبٌ مسعور, هل رضيت الآن؟ |
beni belgesel fotoğrafçı olmaya iten bazı fikirlerle başlamak istiyorum. | TED | أود أن أبدأ بالحديث عن بعض الأفكار التي دفعتني لأصبح مصوّراً وثائقياً. |
Sizin barakaya geldiğinizi duydu. Silah almak için beni yere itti. | Open Subtitles | سمِعَت أنك قادمٌ إلى السقيفة دفعتني لتحصل على سلاح |
Annem beni merdivenlerden itti ve şimdi boynumu oynatamıyorum. | Open Subtitles | أمي دفعتني عن السلالِم و الآن لا أستطيع أن أحرِّك عنقي |
beni itti ve o kız bana lanet olası kütükle vurdu. | Open Subtitles | دفعتني بعيداً, وثم تلك الفتاة ضربتني بقطعة خشب لعينة. |
Hatırlıyorum çünkü duvardaki deliğe çarpmıştım beni oraya itmiştin ya | Open Subtitles | كان هناك حفره في الجدار عندما دفعتني برأسي في الحائط |
Yarı çıplak bir yabancının oturma odasına beni ittiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لاأصدق أنكِ دفعتني إلى شخص بدون قميص إلى غرفة المعيشة |
Yani bu çalışma beni meraklandırdı. Stres hakkındaki düşüncelerimizi değiştirmek bizi daha sağlıklı yapar mı? | TED | لدى دفعتني هذه الدراسة للتساءل: هل يمكن لتغيير نظرتكم عن الضغط |
Uyandırdığımda beni iterek geçti ve banyoya gitti. | Open Subtitles | عندما اوقضتها دفعتني وذهب إلى الحمام |
beni iterek önüme geçti. | Open Subtitles | وهي دفعتني بعيداً. |
beni sürekli buna zorladığın için. zorladın, zorladın, durmadan zorladın. Ne zaman memnun kalacaksın, anne? | Open Subtitles | ذلك لأنّ هذا ما دفعتني لفعله دائماً، ما انفككتِ تدفعين، ومتى ستكتفين، أمّي؟ |
Bence haklısın. Bence sonunda beni buna zorladın. | Open Subtitles | أعتقد أنك محق أعتقد أنك دفعتني إلى ذلك أخيراً |
"Yaptığım kötülük için beni bağışla. Annem zorladı; iradem dışında gerçekleşti." | Open Subtitles | سامحني على الشر الذي بدر مني تجاهك" أمي دفعتني لعمل ذلك "لقد كان رغماً عني |
beni pencereden attı, kahrolası sürtük! | Open Subtitles | دفعتني من خلال النافذة ، تللك العاهرة |
Ve beni iten kiz, ...yüzü bir hayvanin yüzü gibiydi. | Open Subtitles | والفتاة التي دفعتني وجهها كأنه لحيوان |