Ona baktığımda, yıkım görmüyorum. | Open Subtitles | عندما أنظر إليها لا أرى دماراً |
Doğru, hareket ettiğinizde de yıkım yağdırıyorsunuz. | Open Subtitles | أجل ، و عندما تعملون ، تمطرون دماراً |
Evet, büyük yıkım. | Open Subtitles | أجل، سيكون دماراً شاملاً. |
Ardında daima yıkım bırakır. | Open Subtitles | تترك دماراً في أعقابها |
Bu, 50 bin yıl önceydi ve muhtemelen o zaman birkaç bizonu veya antilopu ortadan kaldırdı veya çöldeki diğer hayvan türlerinin bir bölümünü... Ama yine de, küresel tahribata neden olacak boyutta değildi. | TED | حدث هذا قبل ٥٠ ألف عام، لذا لعله قام بمحو بضعة جواميس أو أبقار وحشية، أو حيوانات كهذه تعيش في الصحراء، لكنها على الأرجح ما كانت ستسبب دماراً عالمياً. |
Kim böyle yuvarlak yapraklı, şişik saplı ve gösterişli lavanta çiçekli bir bitkinin bu topluluklarda bu kadar tahribata sebep olabileceğini tahmin edebilirdi. | TED | من كان يظن أن هذه النبتة ذات الأوراق المستديرة والسيقان السميكة والزهور الأرجوانية اللون قد تسبب دماراً لهذه المجتمعات. |