İlaç tedavisi görüyorum Bu yüzden normal zamanda söylemeyeceğim şeyler söyledim. | Open Subtitles | أخذت دواءً للألم إنه يجعلني أقول أشياء لم أكن أبداً سأقولها |
Her beş Amerikali'dan biri psikofarmakolojik ilaç kullaniyor, antidepresan ve antianksiyete ilaçlarından tutun da antipsikotiklere kadar... | TED | يتعاطى واحد من خمسة أمريكيين دواءً نفسيًّا، بدءًا بمضادات الاكتئاب والقلق وصولاً إلى مضادات الذهان. |
diyor. Bu ürün bir ilaç ya da alet olsa büyük ihtimalle yatırım yapardınız. Ama eğer bu ürün bir parksa? | TED | عندها ربما سوف تستثمر إذا كان ذلك المنتج دواءً أو جهازًا لكن ماذا لو كان ذلك المنتج منتزهًا؟ |
Daha fazla ilaca ihtiyacım var hemşire. | Open Subtitles | أَحتاجُ دواءً أكثر، أيها المرضة |
Peki neden Meksika'dan gelen bir kocakarı ilacı içiyordun? | Open Subtitles | إذن لماذا كنتِ تتناولين دواءً مكسيكيّاً بديلاً؟ |
Gelemem, cildimi güneşin etkilerine karşı koruyan bir tedavi alıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع ، أنا آخذ دواءً يجعل جلدي حساساً للشمس |
Bu bir partinin başlarında bir ilaç alıp ertesi gün partiyi hiç hatırlamayacak olan siz olabilirsiniz. | TED | قد يكون هذا أحدكم إذ وعند بدء الحفلة، تناول دواءً من شأنه أن ينسيه تلك الحفلة بعد ذلك اليوم تمامًا. |
Ben de Paxil veya Seroxat diye bir ilaç almaya başladım. Farklı ülkelerde ismi farklı ama aynı ilaç. | TED | فبدأت أتناول دواءً يُسمى إما باكسيل أو سيروكسات، فهو نفس الدواء ولكن يختلف اسمه من بلد لآخر، |
Ve ben de vücuduma aldığım herşeyi ilaç olarak düşünmeye başladım. | TED | لذلك ، كل ما أضعه في جسدي اعتبرته دواءً |
Evinde bir tür laboratuvar olduğunu ve mutluluk veren bir ilaç yaptığını söyledi. | Open Subtitles | لديه شيء مثل معمل بالمنزل وقال أنّه ينتج دواءً للسعادة |
- Geçmişinde şiddet vardı, ama davranışlarını kontrol altında tutmak için ilaç veriliyordu. | Open Subtitles | لديهِ تاريخ مِنَ العُنف لكنهُ كانَ يَتَلقى دواءً للسيطَرَة على ذلكَ النوع مِن التَصَرُّف |
Uyuyamaz ki. Uyumak için ilaç lazım ama onda hiç yok. | Open Subtitles | ولكنه لا يستطيع النوم ، إنه يحتاج دواءً لينام ولكنه ليس لديه منه |
Yani elimizde her şey için ayrı ilaç bulmaya çalışan bir ilaç sektörü var. | Open Subtitles | فسوف ينتهي بنا المطاف إلى صناعة الدواء التي تحاول أن تجد دواءً لكل شيء. |
Her zaman diğer hastaların önünde mi ilaç tedavisi önerirsin? | Open Subtitles | هل دائماً تعرضين دواءً أمام المرضى الأخرين؟ |
Kolayca istemek varken neden ilaç çalarsın ki? | Open Subtitles | ولمَ عساكَ تسرق دواءً بوسعكَ أن تطلبه بمنتهى البساطة؟ |
Kolayca istemek varken neden ilaç çalarsın ki? | Open Subtitles | ولمَ عساكَ تسرق دواءً بوسعكَ أن تطلبه بمنتهى البساطة؟ |
Sonra da döküntün için damardan ilaç vereceğim, tamam mı? | Open Subtitles | وبعدها سأعطيها دواءً وريدًا لعلاج الطفح، حسنا؟ |
Bir çocuğa tedavi maksadıyla zorla ilaç verilip verilmediğini nereden biliyorsunuz? | Open Subtitles | إذا أردت أن تعطي دواءً لطفل بالقوة، حتى تشفيه، كيف يمكنك فعل ذلك؟ |
Acı çekiyor. İlaca ihtiyacı var. | Open Subtitles | إنه يتألم ، يحتاج دواءً |
Lord William rahatsızlandı, hazımsızlık için ilaca ihtiyacı var. | Open Subtitles | يا ابنة أخي، السيّد (وليَم) مريض ويحتاج دواءً لعسر الهضم |
- Nadir, sıkıntı yaratacak bir ilacı iki yıl önce kahve dükkanında tanıştığınız birine mi veriyordunuz? | Open Subtitles | بقيتَ تصف دواءً نادراً فعّالاً لشخص قابلته مرّة في مقهى قبل سنتَين؟ |
Doktor yüksek kolesterolünüzün olduğunu ve bunu tedavi etmek için ilaçlardan yararlanabileceğinizi söyledi. | TED | فيخبرك الطبيب أنك تشكو من ارتفاع في الكولسترول وسيعطيك دواءً لعلاج ذلك. |
Kendini yormamanı ve istirahat etmeni söylüyor. Bir reçete yazacakmış. Yarın tekrar gelecek. | Open Subtitles | يقول أنة يجب عليك أن لا تجهد نفسك و سيعطيك دواءً و يعود لفحصك غداً |