Yapılacak en iyi şey, Doakes'un son günlerini araştırmak olur. | Open Subtitles | إذاً فأفضل شيء نفعله هو التحقق من أيام دوكس الأخيرة |
Doakes, Liman Koyu Kasabı değilse demek ki biri ona komplo kurdu. | Open Subtitles | إن لم يكن دوكس هو سفاح مرفأ الخليج فهذا يعني أن شخصاً ما قام باحتجازه |
Doakes, Dexter'la ilgili daima garip bir şeyler seziyordu. | Open Subtitles | ولطالما اعتقد دوكس أن هناك شيئاً غامضاً حول دكستر |
Dux'u bulmadan buraya gelme! | Open Subtitles | ولا أريد رؤية وجهك ثانية حتى يكون (دوكس) بجانبك! |
Adım Jackson. Bu da Bay Frank Dux. | Open Subtitles | أدعى (جاكسون) وهذا هو السيد (فرانك دوكس) |
Wilson üvey kızını ölü buldu, Çavuş Doakes'a olay mahalinde söylediğim gibi. | Open Subtitles | وجد السيّد (ويلسون) ابنة زوجته ميتة كما أخبرت الرقيب (دوكس) بمسرح الجريمة |
Doakes'un adalete teslimi konusunda bizden daha fazla gerekçen olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنّ لديك دافعاً أكبر من البقيّة لترى (دوكس) يقدّم للعدالة |
Bir olay mahallinde, aynı Doakes'un arabasında bulduklarımız gibi bir kan lamı buldum. | Open Subtitles | وجدت شريحة دم في مسرح الجريمة تشبه بالضبط ما وجدناه في سيارة (دوكس) |
Ben de Doakes'la olan meselen yüzünden suçlu olduğunu göremediğini düşünüyorum. | Open Subtitles | وأظنّكِ تسمحين لما كان بينكِ وبين (دوكس) أن يعميكَ عن جرمه |
Hepsi de güya insan ruhunu bir bakışta kavrayabilen polislerle dolu bir binada niçin sadede Doakes'un beni görünce tüyleri ürperiyor? | Open Subtitles | ويُفترض بأنّ جميعهم ذو بصيرةٍ نافذةٍ للروح" "البشريّة، يكون (دوكس) هو الوحيد الذي يخيفني؟ |
- Teğmen, burada vakit kaybediyoruz. - Bence Çavuş Doakes haklı. - Diğer raporları okudum. | Open Subtitles | أيّتها الملازم، هذه مضيعة لوقتنا اللعين - أعتقد أنّ الرقيب (دوكس) محقّ - |
Doakes, kokainci cinayetlerindeki katili yakaladı! | Open Subtitles | لقد اعتقل (دوكس) القاتل بجرائم مدمن المخدّرات |
Haklıydın. Kadının sevgilisiymiş. Tabii Doakes senden... | Open Subtitles | لقد كنتَ محقّاً، لقد كان حبيبها بالطبع لا يزال (دوكس) يكرهك |
Hiç üstüne alma. Doakes laboratuvar farelerinin hepsinden nefret eder. | Open Subtitles | لا تأخذ الأمر على محمل شخصيّ فـ(دوكس) يكره جميع مهووسي المختبرات |
Doakes. - Ödeştik. - Lanet olsun. | Open Subtitles | لقد انتهينا الآن يا (دوكس) بتنا متعادلين |
- Ben James Doakes. Miami Emniyet Müdürlüğü'nden. | Open Subtitles | أدعى (جيمس دوكس) من دائرة شرطة مدينة (ميامي) |
Dux'u bulunca, bizi arasınlar. Bu kadar basit. | Open Subtitles | فليتصلوا بنا في فندقنا لو رأوا (دوكس)، المسألة بسيطة |
Frank Dux, Kowloon'da East Lake Oteli'nde kalıyormuş. | Open Subtitles | -فرانك دوكس) في فندق (إيست ليك) ) في (كاولون) |
Final falan olmayacak Dux, en azından senin için. | Open Subtitles | -لن تقام النهائيات يا (دوكس ) -على الأقل أنت لن تحضرها |
7 Temmuz 1999 Dukes dün parktaki en büyük katil balina | Open Subtitles | "دوكس" وُجِد أمس مُغطي ومُعلق على ظهر "تيليكوم".. |
Duck'ın yanında uçuyorsun, adın Baxton değil mi? Evet. | Open Subtitles | .. لقد طرت مع (دوكس) اليوم أنت (باكستون) , أليس كذلك ؟ |
Lane Dokes'un ölüm ilanında gizli hastalıktan öldüğü yazıyor. | Open Subtitles | يقال أنها ماتت بطريق (أوبيت دوكس) بسبب مرض غير معلن |
Goon Docks'u kurtaracak kadar paramız oldu! | Open Subtitles | عندنا مال وفير للحفاظ على جوون دوكس |
ROBIN raskolnikov ebrehe | Open Subtitles | (ديبرا مورغان) (إيريك كينج) بدور: الرقيب (دوكس) |
Peki anlaşılan bana Duchess County deki bir anayolun kenarında ne yaptığını açıklamayacaksın? | Open Subtitles | اذا انت لن تخبرني مالذي كنت تفعله بجانب الشارع العام في دوكس كانتري ؟ |