Belli ki Üçüncü Dünya Savaşı için dinozor askerler geliştiriyorum. | Open Subtitles | أنا أُجهز جنود ديناصورات للحرب العالمية الثالثة، كما هو واضح. |
Böylece 5 aç dinozor Büyük Vadiye doğru yola çıktılar. | Open Subtitles | لذلك الخمسة ديناصورات الجائعة توجهت الى الوادى العظيم |
dinozorlar hakkındaki ilk kitabıma bakarken aklımdan bu düşünceler geçiyordu. | TED | كانت تلك الأفكار تدور في رأسي حينما شاهدت ديناصورات للمرة الأولى في كتاب. |
Bilim sayesinde artık kuşların yaşayan dinozorlar olduğunu biliyoruz. | TED | بفضل العلم، نحن نعلم الآن أن الطيور هي ديناصورات حية. |
dinazorları non-avian ve avian dinazorlar olmak üzere ikiye ayırıyoruz. | TED | في الحقيقة هناك فصيل ديناصورات طائرة.. وديناصورات غير طائرة |
Gerçekte onları dinazor olarak sınıflandırıyoruz. | TED | نحن في الحقيقة نصنفهم على اساس انهم ديناصورات |
Ama bütün dinozorları büyüktü. | TED | لكن جميع ما كان لديهم هو ديناصورات كبيرة. |
O bir dinozor değil, değil mi? | Open Subtitles | أنهم ليسوا ديناصورات على الإطلاق أليس كذلك؟ ؟ |
dinozor yok, hayalet yok, dev köpek yok tamam mı? | Open Subtitles | لا ديناصورات لا أشباح لا كلاب عملاقة حسنا |
Gel, dinozor. Hayal-yasak evde kabul edilmiyoruz. | Open Subtitles | تعالوا يا ديناصورات نحن غير مرحبين بنا فى البيت الخالى من الخيال |
Yani şu anda takımlarını bozup senin modeline göre kurmayan herkes dinozor oldu. | Open Subtitles | أعني، لن يفعل أي شخص الآن مافعلته أنت ويبني فريقا مستخدما نموذجك انهم ديناصورات |
Bu insanlar aylardır bizi takip edip dinozor topluyor olmalılar. | Open Subtitles | هؤلاء الأشخاص لابُد أنهم كانوا يتبعونا لشهور، يأخذون ديناصورات. |
Tavuk dinozor yaratmak için tavuk DNA'sının genetiğini değiştirmeye çalışan araştırma ekibini duymuş muydunuz? | Open Subtitles | هل سمعتم يا رفاق عن فريق البحث الذي يحاول العبث في الحمض النووي للدجاج لخلق نوع ما من ديناصورات الدجاج |
Bazı dinozorlar, kuşlarla lades kemiği gibi diğer hayvanlarda bulunmayan anatomik detaylar paylaşırlar. | TED | ديناصورات معينة تتشارك بعض التفاصيل التشريحية مع الطيور والتي لم توجد في أي حيوانات أخرى، مثل عظم الترقوة. |
Henüz dinozorlar yok; sadece bu saçaklarda gizlenen birkaç çift küçük memeliler var. | TED | لا يوجد ديناصورات بعدُ فهناك فقط هذا المكان الثقيل والقذر والضحل رفقة زوجان من الثدييات الصغيرة مختبئة في أطرافه. |
Ve benim fosil-kromozom oranları açık ça gösteriyor ki bu plesiosaurus gibi dişi dinozorlar, kendi türünün en zekisi Ve güçlüsüydü. | Open Subtitles | ومتحجري إلى نسب الكروموسوم يبين بشكل واضح ان اناث ديناصورات البيلاساسوراس كانت الأقوى والأذكى فى نوعها |
dinozorlar. Vergi beyannamem. | Open Subtitles | ديناصورات ملفات ضرائبي، حقائق عن الهنود الحمر |
O zaman şöyle düşünün: Bunlar, yüzen küçük dinazorlar gibiler. | TED | لذلك تصور هذا: هذه الكائنات مثل ديناصورات سابحة صغيرة. |
dinazorlar! Tıpkı herkes Jurassic Park'ı görmüş gibi . | Open Subtitles | على أشكال ديناصورات لأن الجميع أحب فلام الحديقة الجوراسية |
Berbat koşullar dedim çünkü havanın güzel olduğu yerlerde bitkiler büyüyor. Erozyon olmuyor, siz de dinazor görmüyorsunuz. | TED | الظروف تكون مُريعة لأنهُ أينما وُجد جو جميل، تنمو النباتات. ولا تجد أيّ تأكُل، ولا ترى أيّ ديناصورات. |
Bu bir problemdi, ve Peter Dodson bu problemi ördek gagalı dinozorları kullanarak çözdü ve adına da Hypacrosaurus dedi. | TED | وكانت هذه مشكلة وأشار اليها الدكتور دودسون بإستخدام بعض ديناصورات منقار البطة وأسماها هيباكروصور |
Küçük bir müzen varsa, küçük dinozorların vardır. | TED | عندما يكون لديك متحف صغير ,يكون لديك ديناصورات صغيرة |
Zırhları ve küçük kırmızı mızraklarıyla dinozordan fazlasına benziyorlar. | Open Subtitles | يبدون كأنهم ديناصورات فائقة بكل هذة الدروع والرماح الحمراء الصغيرة |
Yer altındaki dinozorlarla ilgili şu film. | Open Subtitles | ذلك الفيلم الذي تدور أحداثه بأسفل الأرض، وبه ديناصورات |
Şimdi Antrodemus valens Leidy'ye, dev bir etobur dinozora yaklaşıyoruz. | Open Subtitles | نحنُ الأن نقترب من ديناصورات عملاقة آكلة للحوم |