Kadın sağlığı, federal bir para toplamanın bakış açısından bazen popüler, bazen o kadar popüler değil. | TED | صحة النساء، من وجهة نظر التمويل الفدرالية تكون في بعض الأحيان ذات شعبية وفي بعض الأحيان لا تكون شعبية |
19. yy. 'ın başlarına dek, bu kadar etkileyici enstrümantel müzik popüler olamamıştır. | TED | وتلك الموسيقي المعبرة، والمعتمدة على الآلات، كما كان متعارفًا، لم تصبح ذات شعبية حتى القرن التاسع عشر |
İyi bir arkadaşım bir keresinde bana: "Kendine karşı dürüst olup mutlu olmak popüler olmaktan daha iyidir." demişti. | Open Subtitles | أتعلمين , صديق وفيّ لي قال لي ذات مرة من المهم أن أكون صريحة مع نفسي و سعيدة أكثر من أن أكون ذات شعبية |
Bence kitaplarım popüler çünkü okuyucuya antropolojinin kurgusunu sunuyorlar. | Open Subtitles | أنا أؤمن أن كتبي ذات شعبية لأنها تعرف القارئ إلى علم الأجناس البشرية الشرعي |
Annem şaşırtıcı bir şekilde popülerdir ama... bir sürü insan olacak ve şey, çoğunlukla demokratlar. | Open Subtitles | أمي ذات شعبية كبيرة سيكون هناك الكثير من الناس , معظمهم ديموقراطيون |
Çok popülersin. | Open Subtitles | انت ذات شعبية واسعة. |
Ayrıca bir sürü insanla yattım ve çok popülerim, yani acayip oy toplarsın. | Open Subtitles | ولقد مارست الجنس مع الكثير من الناس وانا ذات شعبية كبيرة لذا اعتقد أنه يمكنني ان اجلب لك الكثير من الأصوات |
Akıllı mı olmak istiyorsun popüler mi? | Open Subtitles | ، الآن ، هل تريدين أن تكوني ذكية أو ، هل تريدين أن تكوني ذات شعبية ؟ |
6. sınıftaki en iyi arkadaşım daha popüler olmak için beni ektiğinden beri durum böyle. | Open Subtitles | منذ أن هجرتني صديقتي الودودة في الصف السادس لتصبح ذات شعبية |
Güneş, makarna İtalya'yı popüler yapan her şey. | Open Subtitles | الشروق، السباغيتي كل الأشياء التي تجعل من ايطاليا ذات شعبية |
Yıldızları severim ve lisedeyken hiç popüler değildim. | Open Subtitles | أحب النجوم ، ولم أكُن ذات شعبية في المدرسة الثانوية |
popüler veya seksi olmayınca, seçmeli ders olarak doğramacılığı alırsın. | Open Subtitles | ،عندما لا تكوني ذات شعبية أو مثيرة تأخذين صف الاعمال الخشبية كصف أختياري |
Hastane geceliğinin üstüne 100 bin dolarlık safir kolyesini takan Joan Crawford Cedars Sınai Hastanesi'nin ünlüler katındaki en gösterişli ve popüler hastası. | Open Subtitles | مرتدية عقد من الياقوت بمبلغ مئة ألف دولار فوق مريول مستشفى من شركة ديور جون كروفرد أكثر مريضة برّاقة ذات شعبية |
Bu konu kasabalarda pek popüler değil. | Open Subtitles | مقدمتنا العامة ليست ذات شعبية في البلد |
Bu konu kasabalarda pek popüler değil. | Open Subtitles | مقدمتنا العامة ليست ذات شعبية في البلد |
- Güzel, popüler ve zengin. | Open Subtitles | إنها جميلة إنها ذات شعبية إنها غنيّة |
Temiz cilt, popüler. | Open Subtitles | جلد صافي، بلوحة الشرف و ذات شعبية |
Artık bir daha popüler olmayacaksın diye bir şey yok. | Open Subtitles | ليس كأنك لن تكوني ذات شعبية بعد الآن |
popüler olmak için. | Open Subtitles | تكوني مناسبة في كل الأوقات حيال كونك ذات شعبية . . |
Artık bir daha popüler olmayacaksın diye bir şey yok. | Open Subtitles | ليس كأنك لن تكوني ذات شعبية بعد الآن |
Güzeldir, popülerdir. Ben de Mackenzie'yim. | Open Subtitles | لطيفة ، ذات شعبية |
Çünkü ben çok popülerim okul balosuna gideceğim ve sen bunu söylüyorsun? | Open Subtitles | وأنا ذات شعبية و سأذهب للحفلة الراقصة. وأنتِ تخبريني بهذا! |