Eh, o köprüden de atlamak üzereyiz zaten, değil mi? | Open Subtitles | حسنا ، نحن أوشكنا على القفز من ذلك الجسر أليس كذلك ؟ |
Üniversitedeyken, eğer ben elini tutmasaydım, o köprüden atlamazdın. | Open Subtitles | لم تكوني لتقفزي من ذلك الجسر في الجامعة إن لم أكن متواجداً للإمساك بيدك |
O köprüyü hep beni evime götüren bağlantı olarak görmüştüm. | Open Subtitles | لقد نشأت بمحاذات ذلك الجسر الذي كان الطريق الوحيد لمنزلي |
O köprüyü geçtiğim zaman babamı vaktinde kurtarabileceğimi düşünmüştüm. | Open Subtitles | لازلتُ أظنُ أنه بإمكاني الزحف للشمال وإنقاذه في الوقت المناسب لكن فقط إن اجتزت ذلك الجسر. |
Önümüzdeki bin yılda hepimizin ortak kaderini... Bu köprü belirleyecek. | Open Subtitles | لأن ذلك الجسر سيُعرّف قدرنا المشترك في الألفية القادمة |
2015'te Çin hükûmeti Bu köprüyü restore etmeye karar verdi. | TED | سنة 2015، قرّر الصينيون تجديد ذلك الجسر. |
O köprü gece gündüz devriyelerle korunuyor. | Open Subtitles | ذلك الجسر محروس ليل نهار بواسطة أولئك المرتزقة |
Yine de belirtmek isterim ki O köprüde iletişime geçtiğimiz kişilerin büyük çoğunluğu intihar etmiyorlar. | TED | أريد أن أخبركم أيضاً ، أن الغالبية العظمى من الناس الذين نلتقيهم على ذلك الجسر لا يقدمون على الانتحار |
Ne yapmaya geldiysek oraya, şu köprüyü bulmaya. | Open Subtitles | نفعل ما أتينا هنا لفعله إيجاد ذلك الجسر |
Yani, O köprünün altındaki bir yerde birikmiş sıvamadan gelen tortu Hummer'ın lastiklerine sıkışmış. | Open Subtitles | حتى الرواسب من الرملي تراكمت في مكان ما تحت ذلك الجسر ثم حصلت التقطت في معالجته الإطارات من نوع همر. |
o köprüden kurtulmamamız gerektiğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | نعتقد أنّه لم يكن يفترض أن ننجو من ذلك الجسر ماذا؟ |
Öfkeliler çünkü sıcak Pazar gününde o köprüden geri döndüler. | Open Subtitles | غاضبون. عادوا إلى ذلك الجسر لأنهم كانوا حانقين مما جرى الأحد. |
Eğer o köprüden geçersem, beni düzelten o sihirin yok olacağını ve tekrar komaya gireceğimi düşünüyor. | Open Subtitles | فهو يظن بأني إن ذهبت إلى ذلك الجسر فإن السحر الذي أيقضني من غيبوبتي سيُبطل وسأدخل في غيبوبةٍ مرة أخرى. |
Günde 2 kez o köprüden geçiyorum. | Open Subtitles | لقد عبرت ذلك الجسر مرتين اليوم |
Ayrıca o kadar güçlü olsan harıl harıl çalışıp ölümüne ter dökeceğine O köprüyü hemencecik onaramaz mıydın? | Open Subtitles | ،أيضًا، إن كنت بتلك القوة ،لكنتَ أصلحت ذلك الجسر في طرفة عين بدل العمل وبذل مجهود كبير |
O köprüyü havaya uçurunca ne olacak sanıyordun? | Open Subtitles | ماذا كنت تظنه سيحدث عندما قمت بتفجير ذلك الجسر ؟ |
O duruma düşersek O köprüyü de geçeriz. | Open Subtitles | سنعبر ذلك الجسر عندما نصل إليه |
Bu köprü bir lokomotifi çekecek kadar güçlü değil. | Open Subtitles | ذلك الجسر لن يتحمل أبداً وزن القاطرة؟ |
Bu köprü yaşlı... Onunla oyun moyun oynanmaz. | Open Subtitles | ذلك الجسر القديم, لا أظنهُ سيصمد معنا |
Bu köprüyü iki kez havaya uçurmaya yetecek miktarda patlayıcım var. | Open Subtitles | ذلك يا سيّدي، هو اكثر شيء نمتلكه.. لدينا الكثير منه سأحيط ذلك الجسر بسلك مع تركيبات كافيه |
Aradığın için teşekkür ederim. Bu köprüyü yıkarken, dikkat et de ben de üzerinde olmayayım. | Open Subtitles | قم بخدمة لي عندما تقوم بحرق ذلك الجسر |
Hala O köprü üzerinde durduğumu düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أننى مازلت أقف على ذلك الجسر |
Bak, O köprüde her ne olduysa yine de benim hatamdı. | Open Subtitles | اسمع, مهما حدث على ذلك الجسر فهو لايزال خطأي |
Patlatın şu köprüyü! | Open Subtitles | حطّموا ذلك الجسر. |
O köprünün altında biz çalışmayız. Fahişeler orayı kapmış durumda. | Open Subtitles | نحن لا نقوم بأعمال تحت ذلك الجسر والمومسات يحصلن على النقود |
köprüye çok yaklaşma. Havaya uçurulması için emir verdim. | Open Subtitles | لا تقترب كثير من ذلك الجسر أمرت أن يتم نسفه |
Eğer şu köprünün üstünden geçmezse gelip beni öldür. | Open Subtitles | عبر ذلك الجسر وإلا يـُمكنك العودة لتقتلني |