Bana paranoyak diyebilirsin ama bu öfke bana gibi. | Open Subtitles | اتهميني بجنون الارتياب، لكن يبدو أن ذلك الغضب موجه لي. |
bu öfke seni geri dönüş yolunu bulamayacağın bir tünelin dibine doğru götürür. | Open Subtitles | سيقودك ذلك الغضب إلى نفق طويل لن تجدي مخرجك منه. |
Toprağımızı geri alacağız dostum. Bu öfkeyi sakın mutfağımdan dışarı çıkarma genç adam. | Open Subtitles | اريدك ان توقف ذلك الغضب في مطبخي , يا صغير |
Ama lütfen Bu öfkeyi doğru yere kanalize edelim. | Open Subtitles | لكن لنحرص على توجيه ذلك الغضب بالاتجاه الصحيح. |
Sen o Tutsi kadınlarını kenara çekmiş ve onlara öfkelenmemelerini söylemiştin çünkü kişisel öfke her yönüyle yargılamayı bulandırabilirdi ve o öfke davalarına zarar verebilirdi. | Open Subtitles | أخذتٍ أولئك النساء جانبا و أخبرتٍهم ألا يغضبوا ذلك الغضب سيُؤثر على قضيتهم |
Alma'nın utancı yüzünden oluşan öfken, sonunda asıl hedefini buldu. | Open Subtitles | كل ذلك الغضب والخوف من العار عثر في النهاية على هدفه |
Öfke o ve zaten senin içinde. | Open Subtitles | ذلك الغضب العارم، إنه بداخلك بالفعل. |
Tüm o öfkeyi ve acıyı destek çalışmalarına yönlendirdim. Çünkü acımın bir şeye yaraması gerekiyordu. | TED | و جهت كل ذلك الغضب و الألم الى دعوة لأني احتجت لألمي كي يعني لي شيئا. |
Annesi çikarciydi, babasi da ona kötü davranirdi. Tüm bu öfke, güvensizlik ve acimasizligin altinda onun içinde bir iyilik vardi. | Open Subtitles | ام مراوغة واب مؤذٍ، وأسفل كل ذلك الغضب والارتيابيّة والقسوة |
bu öfke ve özgüvene ihtiyacım var. | Open Subtitles | أنـا أحتاج إلى ذلك الغضب والثقة، |
Tüm bu öfke tüm bu hiddet kaybımı saklamak içinmiş. | Open Subtitles | كلّ ذلك الغضب وذلك العنف... كانا مجرّد غطاء لخسارتي |
Bilirsin, bir şeylerin yanlış olduğunu hep biliyordum ve içimde bu öfke vardı ama bir türlü çözemiyordum, ta ki burada. | Open Subtitles | أوتعلم ، لطالما أدركت أن هناك خطب ما و كان يتملكني ذلك الغضب لم أستطع تحديد الأمر ريثما... هنا... |
Tüm bu öfke.. Mikael'ın başlattığı döngü.. | Open Subtitles | ذلك الغضب وحلقة الإساءة التي بدأها (مايكل) |
Ama lütfen Bu öfkeyi doğru yere kanalize edelim. | Open Subtitles | لكن لنحرص على توجيه ذلك الغضب بالاتجاه الصحيح. |
Bu öfkeyi eyleme dönüştürmeliyiz. | Open Subtitles | علينا أن نحول ذلك الغضب إلى أفعال |
Şu anda hissettiğin o öfke var ya, geçtiğimiz iki yıldır her gün öyle uyanıyordum ben. | Open Subtitles | ذلك الغضب الذي تشعرين به والغيظ .. هكذا أشعر كلّ يومٍ لحظة استيقاظي منذ سنتين .. |
o öfke, sana çılgınca şeyler yaptırır. | Open Subtitles | ذلك الغضب انه يجعلك تفعل أشياء متهورة |
Bu öfken seni kamçılar. Öfkenle bir şeyler yap. | Open Subtitles | ذلك الغضب عبارة عن وقود لنستخدمه كما يجب |
Öfke o ve zaten senin içinde. | Open Subtitles | ذلك الغضب العارم، إنه بداخلك بالفعل. |
Tüm o öfkeyi ve içindeki karanlığı bastırıyorsun. | Open Subtitles | أن تُخرج الضلمة من صدرك وتُعبأها خارجاً, كل ذلك الغضب |