14 eyalette insanlar beni ilk adımla tanır, inanabiliyor musun? | Open Subtitles | هل تصدقين ذلك الناس في 14 ولاية يدعوني باسمي الأول، ايلمر؟ |
Bütün bunlara rağmen insanlar işlerine gidiyor. | Open Subtitles | بالرغم من كل ذلك, الناس يذهبو إلى أعمالهم |
Oh, ama bence beş para etmez. Yine de insanlar beğeniyorlar. İşini iyi biliyor. | Open Subtitles | وبالرغم من ذلك الناس يحبونها, تُعطيهم شعور بالمتعة عمله ناجح جدا |
İnsanların şimdiye kadar anlamamış olmasından dolayı ben daha şaşkınım. | Open Subtitles | أنا أكثر صدمت ذلك الناس ما خمّن ذلك لحد الآن. |
Bu olay insanların, aynı şeyin Amerikan bizonlarının başına gelmek üzere olduğunu fark etmesini sağladı ve bu kuşlar bufaloları kurtarmış oldu. | TED | فقد دفع ذلك الناس لأن يدركواأن نفس الشيء كان يحدث للبيسون الأمريكي وبشكل ما أنقذت الطيور البيسون. |
Bu yüzden, buradaki insanlar asla huzurlu bir gün geçirmiyor. | Open Subtitles | بسبب ذلك, الناس هنا لا يتمتعون بيومٍ هادئ مطلقاً |
Genelde insanlar kasırgada yola çıkmaz, Bay Dales. | Open Subtitles | السّيد داليس، هناك سبب ذلك الناس لا يترأّسون خارج إلى الأعاصير. |
Sorun şu ki, insanlar bu işi yalnızca parası için yapıyor. | Open Subtitles | والمشكلة ذلك الناس ينظرون إليه كفقط صكّ راتب. |
Ama bunu yaparken ne kadar mutlu gözükürsem gözükeyim insanlar sadece bunak olduğumu farz ediyor. | Open Subtitles | لكن بينما أكون سعيد وأنا أفعل ذلك الناس تعتقد أنى رجل ذهب عقله |
Ayrıca, insanlar koruyacak bir şeyleri, olmadığı sürece tuzak kurmazlar. | Open Subtitles | بالإضافة إلى ذلك, الناس لا يبنون الأفخاخ إلا إذا كان هناك شيء يستحق الحماية |
Ve insanlar bir kez daha ayağa kalktı ve ellerini O'nun göğsüne koydu. | Open Subtitles | و بعد ذلك الناس ذهبوا في كل مرة... و وضعوا أيديهم على صدرها... |
İnsanlar senin hakkında kötü şeyler söyleyebilirler ama sen asla kendi hakkında kötü şeyler söylememelisin. | Open Subtitles | سوف أشرح ذلك الناس قد يقولون أشياء سيئة عنك لكن يجب عليك ألا تقول أشياء سيئة عن نفسك |
İnsanlar her zaman söylüyorlar ama ben her seferinde, "Hayır insanlar her yerde aynıdırlar." diyorum. | Open Subtitles | الناس يقولون هذا دوماً لكني دائماً ما أنكر عليهم ذلك الناس متشابهون في كل مكان |
Çünkü insanlar sesindeki gülümsemeyi duyabilir. | Open Subtitles | لانك عندما تفعل ذلك الناس بإمكانهم حقيقةً الشعور بالابتسامه |
Yoksa, insanlar seni bir şeylere davet etmeyi bırakır. | Open Subtitles | خلاف ذلك, الناس سوف تتوقف عن دعوتك للاشياء |
Anlıyorum, tamam mı? İnsanlar dünyanın anasını ağlatıyor. | Open Subtitles | لا استطيع ، لن أفعل ذلك الناس يدّمرون العالم |
Emin olamadim. insanlar kahramanlara bayilir. | Open Subtitles | من الصعب التأكد من ذلك الناس يحبون البطل |
Genelde, insanların konuşmayı sevmediği şeyler. | Open Subtitles | نوع ذلك الناس الذين عادة لا يحبون التحدث |
İnsanların yıldırımı topraktan toplar gibi dans ettiklerini? | Open Subtitles | ذلك الناس رأوه الرقص على الأرض مثل الكرات؟ |
Ama buradaki insanların şansımı denememe izin vereceklerini zannettim. | Open Subtitles | ولكن صدق ذلك الناس هنا تركوني لاختبار الحظ ، وماذا يذهب. |