- Tamam bak tam olarak benden istediğin şekilde çalışmadığımı biliyorum. | Open Subtitles | حسنا، أنا أعرف أنني لم أفعل ذلك بالضبط بالطريقة التي أردتيها |
Ve burada, "Burning Man"(Yanan Adam)de, yaklaşık 30 yıldır şekillenen hareket tam olarak bunu yapıyor. | TED | وهنا، حوالي فقط 30 عامًا، في مهرجان الرجل المحترق، وهي حركة تم تشكيلها وتفعل ذلك بالضبط. |
Bir yapay zekâ araştırma sürecine sanatı getirmenin Tam da bunu yapmanın iyi bir yolu olduğunu hissediyorum. | TED | ولدي شعور بأن إحضار الفن لعملية بحث الذكاء الاصطناعي هي طريقة لفعل ذلك بالضبط. |
Buna saygıyla birlikte, bu tam olarak bir tür bürokratik zihniyet... | Open Subtitles | مع فائق إحترامي، ذلك بالضبط ما يُعرف بالعقلية البيروقراطية، |
Ama kulağa saçma geldiği kadar, şu an da sınıflarımızda olan şey de bu. | TED | لكن كما يبدو ذلك سخيفا إلا أن ذلك بالضبط ما يحدث في فصولنا الدراسية في الوقت الراهن |
- Turing şirketi demek sen demek. - aynen öyle canım. | Open Subtitles | ــ لكنّك أنتَ مالك مصانع تورينغ ــ ذلك بالضبط هو المغزى |
Onun yerinde olsam ben de öyle yapardım. | Open Subtitles | ذلك بالضبط ما كنت لأفعله الآن لو كنت مكانها |
Washington meydanında tam bunu yaparak birçok oyun kazandı. | Open Subtitles | لقد فاز في الكثير من المباريات في ساحة واشنطن بفعله ذلك بالضبط |
Bize kuşların baharı şarkılarla karşıladığı anlatılırdı, burada da aynen bu şekilde karşılıyorlar. | TED | قيل لنا أن الطيور تُرحِّب بالربيع بأغنية سعيدة، وهنا يفعلون ذلك بالضبط. |
Çünkü bütün gerginliğim henüz gitmiş değil ki düşünecek olursak annen bana hamile olduğunu söylediğinde de aynen böyle hissetmiştim. | Open Subtitles | لأنك أقلقتني.. والذي، بالمناسبة.. ذلك بالضبط كيف شعرت عندما أخبرتني والدتك |
"Ölmek." Bu gece işlemen gereken konu kesinlikle bu olmalı. | Open Subtitles | مت , ذلك بالضبط المبدأ سيكون عندك عمل الليلة |
buradan duyduğumuz kadarıyla, sanırım bunu tam olarak yaptı. | Open Subtitles | من الذى سمعتة هنا أعتقد أنة فعل ذلك بالضبط |
Dün, ben de tam olarak öyle düşünmüştüm ama bu sabah, kutusunun gönderilmesini istedi. | Open Subtitles | كان ذلك بالضبط ما فكرت فيه لكن, هذا الصباح أرسلت في طلب صندوقها |
Ancak bilirsin, bu sözlerle varacağın noktayı sevmeme rağmen, bunu tam olarak biz yapmadık. | Open Subtitles | على أية حال تعرف، بقدر ما أحبّ اين تذهب بهذا، نحن لم نفعل ذلك بالضبط |
- Bundan nefret ediyorum, Murk. - "Bu" derken tam olarak neyi kastediyorsunuz majesteleri? | Open Subtitles | أنا أكره ذلك يا مورك وماذا يكون ذلك بالضبط يا صاحب القداسة |
Tam tersine, Binbaşı, tam olarak bunun için buradasınız. | Open Subtitles | على العكس تماما, رائد ذلك بالضبط لما أنت هنا |
Peki bunun tam olarak ne anlama geldiğini söyler misin? | Open Subtitles | عادي "ماذا يعني ذلك بالضبط بحق الجحيم ؟ " عادي |
Haydi ama. İçten içe Tam da bunu söylemek istiyorsun. | Open Subtitles | هيا، في أعماقك ذلك بالضبط ما كنت تحاول قوله |
Ama bu küçük seksi hukukçu o, benim Tam da ihtiyacım olan şey. | Open Subtitles | لكن كلب القانون الصغير المثير ذاك ذلك بالضبط ما أمرني به الطبيب |
Biri çıkıp yüksek sesle bunu dile getirdiğinde, düşünecekler "Bu Tam da benim düşündüğüm şey idi." | Open Subtitles | وعندما شخص ما يقول هذا بصوت عالى سيعتقدون " أن ذلك بالضبط ما كنت أعتقده " |
Endişelenme, bu tam olarak istediğim şeydi. | Open Subtitles | لاتقلقى. ذلك بالضبط ما كُنْتُ سَأُفعله. |
Bir süredir yapmaya çalıştığım şey de bu. | Open Subtitles | حسناً , كنت أحاول فعل ذلك بالضبط منذ بعض الوقت |
Buna inanmıyorum. aynen öyle düşünüyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني تصديق هذا ذلك بالضبط ما أشعر به |
- Ben de öyle dedim. - Ne? | Open Subtitles | ـ ذلك بالضبط ما كنت أود قوله ـ ماذا؟ |
"Ben de tam bunu merak ediyordum?" | Open Subtitles | ذلك بالضبط ما قلته لنفسي" "ذلك ما سألته نفسي، ماذا؟ |
Bebeğimizi eve getirdiğimizde yapacağımız da aynen bu olacak. | Open Subtitles | ذلك بالضبط ما سنفعله عندما نحضر طفلنا إلى المنزل |
Ama aynen böyle düşünüyordum, o yüzden bunu gizlemeyeceğim. | Open Subtitles | لكن ذلك بالضبط هو ماكنت أظنه لذلك لا يمكنني أن أتكتم عليه |
"Ölmek." Bu gece işlemen gereken konu kesinlikle bu olmalı. | Open Subtitles | مت , ذلك بالضبط المبدأ سيكون عندك عمل الليلة |