Uzak atalarınız o şekli sevmişlerdi ve onu yapabilmek için gerekli olan beceride güzelliği görmüşlerdi; bu sevgilerini kelimelere dökemeden önce bile. | TED | أحب اجدادكم القدماء هذا الشكل و وجدوا الجمال في الحرفة التي تتطلب صنعه حتى قبل ذلك كان بمكنهم التعبير عن حبهم بالكلمات |
CA: Ama bu şirketin o zaman için şirketin gelirinin önemli yüzdesini oluşturuyordu. | TED | ك.أ: ولكن ذلك كان يُمثل جزًء كبيرًا من إيرادات الشركة في ذلك الوقت. |
Çok saçma davrandım, biliyorum, ama şimdi iyiyim, doğru söylüyorum. | Open Subtitles | ذلك كان خاطئ مني؛ أعرف؛ لكن أنا بخير الآن؛ بأمانة |
Bu Çok hızlı olmuş, ben böyle bir şeye kalkışamazdım bile. | Open Subtitles | ذلك كان سريعًا جدًا حتى أني لن أحاول أن أقوم بذلك |
Bütün bunları sona erdireceğini söylediği an tek duymak istediğimiz şey buydu. | Open Subtitles | عندما اخبرنا انه يستطيع إنهاء كل ذلك.. كان كل ما اردنا سماعه |
Bu bir uyarı mıydı, yoksa sizi öldürmek mi istediler? | Open Subtitles | هل تعتقد أن ذلك كان تحذيرا ً أم محاولة للقتل ؟ ما الذى تبدو عليه ؟ |
ve Bunun tartışılmaz bir doğruluk, hep doğru olduğunu sanırdım. | TED | و المفترض أن ذلك كان سطح حقيقي , دائما حقيقي |
o zaman daha önce hiç görmediğimiz bazı şeylerle karşılaştık. | TED | وما رأيناه بعد ذلك كان شيئًا لم نره من قبل. |
uyandırmaya çalışıyordum. Bu halk için o kadar heyecan vericiydi ve insanlar o kadar hevesliydi ki, daha büyük binalar | TED | وجدنا أن ذلك كان مثيرًا جدًا للناس، وأن الناس كانوا متجاوبين جدًا مع العمل، واحتجنا بعدها للعثور على بنايات أكبر. |
Ve o yapmıyordu. o tebeşir ile kaldırımda karalama yapıyordu. | TED | و لم يكن يفعل ذلك. كان يخربش بطبشور على الرصيف |
Ama ben de doğru olduğunu düşündüm. Sanırım Çok fazla kız tanıyorum. | Open Subtitles | ولكن ظننت أن ذلك كان مناسباً أعتقد أنه أعرف الكثير من الفتيات |
Hep emekli olacağım diyordu ama sonra Çok geç kaldı. | Open Subtitles | وكان دائما على التقاعد، ولكن بعد ذلك كان متأخرا جدا. |
Oyun parkı için yaptığını sandım, sonra vazgeçmek için artık Çok geçti. | Open Subtitles | ظننت انها كانت من أجل الملعب وبعد ذلك, كان الوقت متأخر لأنسحب |
Bu Çok seksiydi, aygır. Ama benim ayağımın havada olması lazım. | Open Subtitles | ذلك كان مثيراً لكني أعتقد أن قدمي يجب أن تكون فوق |
Yok, bu Çok daha sonraydı. Abigail yaşlandığında. | Open Subtitles | لا؛ ذلك كان لاحقاً عندما كانت أبيجيل سيدة كبيرة سن |
Bunu yapmamalıydın Blanche. Bu Çok aptalca bir şeydi. | Open Subtitles | لم يكن عليك فعل ذلك كان شيئاً غبياً لتفعليه |
Kendime sakladığım tek şey buydu. | Open Subtitles | ذلك كان الشيء الوحيد الذي احتفظت به لنفسي |
Ama yapılması gereken en mâkul şey, buydu galiba, değil mi Yüzbaşım? | Open Subtitles | لكننى أظن أن ذلك كان الشيء اللائق فعله هه.. كابتن ؟ |
Dedin ki, "Ona biraz yardımcı ol." Bu bir empatiydi. | Open Subtitles | قلت دعنا نعطيها فرصة استراحة ذلك كان تعاطفا |
İkiniz de Bunun tehlikeli olduğunu biliyordunuz ama o gitmeliydi. | Open Subtitles | كلاكما عرفتما أن ذلك كان خطر لكنها اضطرت الى الرحيل. |
Bana öyle geliyor ki bunların bir çoğunu körükleyen onlar oldu. | TED | يبدو لي أن ذلك كان هو الدافع وراء الكثير من هذا. |
- Bu soru Çok kolay oldu ama geçtin! | Open Subtitles | .. ذلك كان وشيكاً ولكنكِ تجاوزتِ الإختبار |