Sekiz dakika sonra, elinden ekrana baktı, ve geziyordu: ileri ve geri gidiyordu. | TED | بعد ثماني دقائق لاحقاً، نظر من يده الى الشاشة، وكان يستكشف: ذهاباً وإياباً. |
Beyninizde bir ileri bir geri sıçratarak bu elektrik akımlarını ölçüyorsunuz. | TED | فأنت تقيس هذه التيارات الكهربائية، التي تخوض ذهاباً وإياباً في دماغك. |
Tamam, öyle olsun. gidiş dönüş, üçer saat oraya gidip ben halledeyim. | Open Subtitles | حسناً, لا بأس سأقود السيارة 3 ساعات ذهاباً وإياباً و6 ساعات كمجموع وأبعدهم بنفسي |
Şimdi bütün kesirler boyunca çaprazlama bir kesirden diğerine giden bir çizgi düşünün. | Open Subtitles | العمود الثاني، الصف الثالث. تخيلوا الآن خطاً يتلوى ذهاباً وإياباً بشكل قُطري عبر الكسور. |
Arkanıza dönersiniz, orada üzerinde bir mahallenin büyümekte olduğu bir yamaç, ve buldozerler toprağı bir oraya bir buraya ittiriyor. | TED | وتجول المكان، ثم تجد جبلاً خلفك حيّ يتم بناؤه، والجرافات تدفع بالتراب ذهاباً وإياباً. |
İleri geri otuz sekiz darbe yukarı aşağı otuz sekiz darbe. | Open Subtitles | ذهاباً و إياباً 38 مرة و أعلى و أسفل 38 مرة |
Babam, onları uzaktaki uçuş pistlerine götürür, oradan alır ve onlara malzeme getirirdi. | Open Subtitles | كان أبي يأخذهم ذهاباً وإياباً في الطائرة من المهابط البعيدة ويجلب لهم التجهيزات |
Bende öyle düşünmüştüm ama yine de buraya gelip durdum sürekli. | Open Subtitles | هذا ما ظننته ولكنني أستمر ذهاباً و أياباً في هذا المكان |
Ve işe giderken bindiği otobüste... ortalama olarak 18,4 kişi ona iki defa baktı. | Open Subtitles | وفي طريقها ذهاباً وإياباً مِن و إلى العمل. تتلقّى نظراتٍ بمعدل 16.4 في اليوم. |
yüzgeci arkasında sağa sola öldürmek için dalgalanıyordu. | Open Subtitles | زعنفه ذيله تجىء ذهاباً و إياباً تندفع من أجل القتل |
Bir ileri bir geri gittiğinde böyle. | TED | وهذا حين تحرك ذهاباً وإياباً، وذهاباً وإياباً. |
Sillerini ileri geri sallamaktansa, tirbuşon gibi hareket ettirirler. | TED | فبدلا من تحريك أذيالها ذهاباً وإياباً بل تديرها حلزونيا، كفتاحة الزجاجة |
Kredi kartı şirketi 3 tane gidiş dönüş bileti aldığını doğruluyor. Tarihler, cinayetle çakışıyor. | Open Subtitles | أنّه دفع ثمن ثلاثة تذاكر ذهاباً وإياباً مواعيدها تتزامن مع عمليات القتل الثلاث |
gidiş dönüş 1 saat on beş dakika. | Open Subtitles | إنها مسافة ساعة و 15 دقيقة، ذهاباً وإيّاباً |
Ne olursa olsun seni hep aya gidiş ve dönüş kadar seveceğim. | Open Subtitles | .. مهما يحدث سأظل دائماً أحبكِ حتى القمر ذهاباً وإياباً |
Cinsel yönden çok çekici V şeklinde göğsümden testislerime giden kıllarım var. | Open Subtitles | لدي شعرٌ سيفتنها... ذهاباً من صدري، عانتي... حتى تصل إياباً إلى خصيتي. |
Son birkaç gündür, önde giden aday üç dört kez ileri geri oynadı. | Open Subtitles | في الأيام القليلة الماضية تأرجح التقدم ذهاباً وإياباً ثلاث مرات |
oraya gitmem lazım. Turlamak için zaman yok. | Open Subtitles | يجب أن أذهب هناك، لا وقت في رحلةٍ ذهاباً وإياباً |
Çamaşır kayıklarının, bir aşağı bir yukarı sürüklenmesini izleyip durdum. | Open Subtitles | ورأيت زوارق الملابس تنجرف ذهاباً وإياباً، من ضفة إلى أخرى |
Bir yukarı bir aşağı yürürken onu dinlerdim bütün gece, peşpeşe her gece onu düşünüp, onu kaybettiği için kendine işkence ederek. | Open Subtitles | كنت أسمعه يسير ذهاباً وأياباً , ذهاباً وأياباً طوال الليل ليلة بعد ليلة يفكر فيها يتعذب لفقدانه لها |
Oo, oradan buraya bir köpekle birlikta yolculuk mu yapacak? | Open Subtitles | و سوف تأخذ الطيارة ذهاباً و إياباً و معها كلباً؟ |
oradan işe gelip gitmek, beni öldürebilirdi. | Open Subtitles | فكنت سأهلك من التنقل ذهاباً و أياباً من العمل إلي تلك المنطقة |
Aslında burası Tampa'daki FBI ofisi hayatımın altı ayını burada geçirdim -- gidip gelerek, altı ay boyunca sürekli değil. | TED | وأساساً، هذا هو فرع مكتب التحقيق الفيدرالي في تامبا حيث قضيت ستة أشهر من حياتي ذهاباً وإياباً وليست ستة أشهر متواصلة |
Bir şarap sürahisi gibi geçip giderken arkamdan gülüyor muydun? | Open Subtitles | هل كنت تخدعني من وراء ظهري، وتأخذني ذهاباً وإياباً وكأنني إبريق نبيذ؟ |
Yüzgeci arkasında sağa sola doğru öldürmek için dalgalanıyordu. | Open Subtitles | زعنفه ذيله تجىء ذهاباً و إياباً تندفع من أجل القتل |