Bir iş gorüşmesine gitmeden önce neler yaparsınız? | TED | قبل ذهابك إلى مقابلة عمل؟ هذا ما تقوم به |
Askere gitmeden önce tanıştığın sevimli kızı hatırlıyor musun, | Open Subtitles | هل تذكر الفتاة التى تعرفت عليها قبل ذهابك إلى الجيش |
Bu, Vietnam'a gitmeden önce ölen mi? | Open Subtitles | أهذا هو الطفل الذي مات قبل ذهابك إلى فيتنام؟ |
Amerika'ya gittiğiniz için pek mutlu görünmüyorsunuz. Amerika yüzünden değil. | Open Subtitles | لا يبدو أنك سعيداً بفكرة ذهابك إلى إميركا |
Amerika'ya gittiğiniz için pek mutlu görünmüyorsunuz | Open Subtitles | ألا يبدو أنك سعيداً بفكرة ذهابك إلى إميركا |
Bütün kazandığın şampiyonalar, New York'a gitmen, Beth'i yalnız büyütmen, hepsi boş. | Open Subtitles | وفوزك بكل تلك البطولات ذهابك إلى نيويوك وتربيتك لبيث وحدك ، كل ذلك هراء |
Adaya gitmeden önce, gördüklerini ifşa etmeni yasaklayan... bir gizlilik anlaşması imzalamıştın. | Open Subtitles | لقد وقعت إتفاق عدم الإفشاء قبل ذهابك إلى تلك الجزيرة |
Bakın, başka bir yere gitmeden, bir yerlerde konuşmadan önce düşünmemiz gerekir. | Open Subtitles | قبل ذهابك إلى أيّ مكان آخر وقبل تكلّمك، علينا التفكير ملياً |
Tuvalete gitmeden önce böyle değildin ama. | Open Subtitles | لم تكوني هكذا قبل ذهابك إلى حمام السيدات |
Japonya'ya gitmeden önce sizi o hikâyeyi yazarken gördüm. | Open Subtitles | قبل ذهابك إلى اليابان رأيتك تكتب تلك القصة |
Pazartesi işe gitmeden önce göreceğim ve sonra perşembe günü döndüğünde. | Open Subtitles | سأراك الإثنين قبل ذهابك إلى العمل... والخميس عندما تعود... |
Lana, kaleye gitmeden önce, aranızdaki bütün sorunları hallettiğinizi söylemişti ve ben Minnesota'da olduğun konusunda yalan söylemekten sıkılmaya başladım. | Open Subtitles | لانا قالت أنكما سويتما كل شيء قبل ذهابك إلى القلعة أنا تعبت من الكذب (من أجلك عن كونك في (مينيسوتا |
Tanka gitmeden önce | Open Subtitles | قبل ذهابك إلى عربة نقل السجناء |
Peki ya o gece Tacoma'ya gitmeden önce ne oldu? | Open Subtitles | ماذا عن قبل ذهابك إلى (تاكوما) تلك الليلة؟ |
Sen Amerika'ya gitmeden önce. | Open Subtitles | (جمال (قبل ذهابك إلى (أمريكا |
Sanırım Polis Susan Berman'ın öldürüldüğü vakitlerde California'ya gittiğiniz fikrini yaymış. | Open Subtitles | الشرطة قاموا بتشكيل فكرة من ذهابك إلى كاليفورنيا (في الوقت الذي قتلت فيه (سوزان |
Yardımımı istiyorsan, o toplantılara gitmen tek koşulum. | Open Subtitles | إذا كنت تريد مساعدتي فإن ذهابك إلى هذه اللقاءات هو مطلبي الوحيد. |
Öyle onun evine gitmen yanlış bir hareketti. | Open Subtitles | كانت خطوةً خاطئة، ذهابك إلى مسكنها هكذا. |