Peki, o zaman burada şu an bulunman daha anlamlı bir hal almıştır. | Open Subtitles | حسنا، فهذا يجعل وجودك هنا ذو معنى أكبر بكثير |
Mücadele etmemi gerektirecek anlamlı bir şeye ihtiyacım var. | Open Subtitles | نعم, انا احتاج شيء ذو معنى لأسعى لتحقيقه |
Sadece, son zamanlarda maneviyatımı kaybettiğimi hissetmeye başladım ve anlamlı bir şeyler yaparak bunu değiştirebileceğimi düşündüm. | Open Subtitles | كنت اشعر بالانقطاع مؤخرا و ظننت انه بالقيام بشيء ذو معنى بأيامي يمكنني أن أغير ذلك |
Anlamı olan birşeyler yapmak istiyorum. İnsanlara birşeyler vermek istiyorum. | Open Subtitles | أرد فعل شيء ذو معنى أريد أن أستعيد مكانتي |
Çünkü mantıklı bir yasa tasarısı hazırlamış bulunmaktayız. | Open Subtitles | سألقي به وأكتب قانوناً ذو معنى. |
Bak eğer fikrini değiştirip anlamlı bir şey yapmak istersen, | Open Subtitles | اسمع، إذا غيرت رأيك وقررت عمل شيء ذو معنى في حياتك، |
Çok anlamlı bir iş yapıyorum. Benimle gurur duymalısın. | Open Subtitles | انا أقوم بعمل ذو معنى كبير يجب ان تكوني فخورة بذلك |
anlamlı bir etkileşimi olup da sonu kurşunla bitmeyen tek kişi sensin. | Open Subtitles | أنت أول واحدة يقوم معها بتفاعل ذو معنى لم ينته برصاصة |
anlamlı bir iş yapamadım. | TED | لكنني لم أقم في الواقع بعمل ذو معنى. |
Çok daha anlamlı bir şeyler. | Open Subtitles | شئ ذو معنى أكثر |
Ee, derin ve anlamlı bir... | Open Subtitles | تريد أن تكون عميقاً و ذو معنى |
anlamlı bir şey. | Open Subtitles | شيء ما ذو معنى |
Kendimizi kölelikten arındırıp bu baş belası savaşa son vermezsek, insani değeri ve Anlamı olan hiçbir şey başaramam! | Open Subtitles | لا أستطيع إنجاز أي شيء ذو معنى إنساني أو شيء يستحق حتى نعالج أنفسنا من العبودية وإنهاء هذه الحرب الوبائية |
Özel Anlamı olan bir yer belki | Open Subtitles | ربّما في مكان ما ذو معنى مميّز |
Nihayet gerçekten Anlamı olan bir şey yapma fırsatım var şu an. | Open Subtitles | هذه فرصتي لكي افعل شئ ذو معنى اخيرا |
Hatta inanılmaz derecede büyük sayılar, çünkü bir şeyler yapılabilecek kadar erken yakalamak, üzerinde çalışabilmek için, mantıklı bir şeyler yapabilmek için tümörleri binlerce hücre boyutundayken yakalamamız lazım ve ideal olarak sadece avuç kadar hücre boyutunda. | TED | إنه في الواقع رقم كبير بشكل لا يصدق، لأن ما نحتاجه حقا لنكشف عن شيء ما مبكرا بما فيه الكفاية لنتمكن من عمل شيء ما بخصوصه، لنتمكن من عمل شيء ذو معنى بخصوصه، حسنا، نحتاج إلى اكتشاف أورام بحجم 1000 خلية، و بشكل مثالي، بحجم حفنة من الخلايا فقط. |
Ağzından çıkan hiçbir şeyin de mantıklı bir tarafı yok! | Open Subtitles | أنت لا تقول شيئاً ذو معنى |
Geçen gece Sookie'nin evinde sen gittikten sonra Lafayette bana çok mantıklı bir şey söyledi. | Open Subtitles | (تلك الليلة عند منزل (سوكي... بعدما غادرت المنزل, لافاييت) اخبرني شيئاً ذو معنى كبير). |