| Çünkü asıl yapmaya çalıştığım Arkadaki o kauçuk bitkisini onun başına bir at kuyruğu olarak oturtmak. | TED | وما أكون أفعله هو أني أحاول أن أجعل شجرة التين التي في الخلفية تبرز من رأسها كربطة ذيل الحصان. |
| Uzun at kuyruğu olan, mavi eşofman giyiyor. | Open Subtitles | ذات ذيل الحصان الطويل، تلبس ذلك البنطال الأزرق |
| Benim için çalışmaya devam etmek istiyorsa, at kuyruğunu kestirsin. | Open Subtitles | وأقطع ذيل الحصان هذا اذا كنت تريد ان تستمر فى العمل معى |
| - Ortodoks Yahudi Atkuyruğu dedim. | Open Subtitles | أنا أسميه ذيل الحصان اليهودي الاورثوذوكسي |
| Hikayenin başlangıcı, ve bu da adam demek ve bu da yoldan geçen bir at kuyruklu. | TED | بداية القصة، حيث يعني هذا شخص، وهذا ذيل الحصان علي راسه. |
| - Siyah bir adamın saçını at kuyruk yaptığını düşünüyorum. | Open Subtitles | بأن أجعل شعر رجلٍ أسود في ذيل الحصان خاصتي |
| atkuyruklu. Sarışın. Büyük gözleri var. | Open Subtitles | ذات تصفيفة شعر بمظهر ذيل الحصان و شقراء ، ذات عينين كبيرتين. |
| Provaya saçların açık geleceksin, banyoya gideceksin, kazağını ve süveterini çıkaracaksın, saçını at kuyruğu yapacaksın ve geri geleceksin. | Open Subtitles | أنت تأتين باستمرار للبروفة بشعرك النازل، إذهبي للحمام، إغتسلي و إنزعي سترتك، و إرفعي شعرك للأعلى ذيل الحصان |
| Senin yaşlarındayken at kuyruğu saçım vardı ve galiba kendi kanımı satarak yaşıyordum. | Open Subtitles | عندما كنتُ بسنك كان لديّ شعر على شكل ذيل الحصان و أعتقد أنني يمكنني العيش ببيع دمي |
| Arkaplandaki at kuyruğu olan adamı görüyor musunuz? | Open Subtitles | هل ترى ذلك الرجل ذو ذيل الحصان في الخلفية؟ |
| Şey, hakkımda bilmediğin çok şey var. Sıkı at kuyruğu ve hırka süveterleri sevdiğimi biliyor muydun? | Open Subtitles | أتعرفين بأنني أحب عقد ذيل الحصان والبلوزات من سترة صوفية؟ |
| Poliyester makine tişörtün ve zorunlu at kuyruğu saçından uzaklaşmak için ne yapmam gerekiyorsa yaparım. | Open Subtitles | اي شيئ لأبتعد عن قميص البوليستر الخاص بك . و ذيل الحصان هذا التي انت مجبرة على البقاء به |
| Gerçek muhabirler haberleri sunarken, git bedava peynirin tadını çıkar at kuyruğu. | Open Subtitles | اذهبِ وتمتعي بالمعلومات المبتذلة المجانية ،يا ذيل الحصان في حين أن الصحفيين الحقيقين يقدموا الاخبار |
| O şirin, küçük, sarı at kuyruğunu sallayıp ağlayınca Sam'in her şeye izin vereceğini çözmüşsün tabii. | Open Subtitles | تعتقدين أنك ستحركين ذيل الحصان اللطيف الصغير الأشقر هذا وتبكين؟ وسام سيدعك تفعلين أي شيء. |
| O çocuğun at kuyruğunu kesiyor. | Open Subtitles | انها قصت ذيل الحصان لبعض الرجال |
| - Bu at kuyruğunu kendin mi yaptın? | Open Subtitles | -هل عملت ذيل الحصان هذا بنفسك؟ |
| Hey, sen, saçında Atkuyruğu olan olduğun yerde kal! | Open Subtitles | هيه,انتي... . ذات ذيل الحصان الاشقر قفي مكانك |
| Atkuyruğu olan adam nedir biliyor musun? Biliyor musun? | Open Subtitles | أتعرف ما يقوله الرجال عن " ذيل الحصان " ؟ |
| Yarın öğlen 5. ve 42. caddenin güneybatı köşesinde düşünüyorum, fakat ortaya çıkana kadar burada kalacağım, at kuyruklu ya da başkası. | TED | أنا أفكر بناصية جنوب قرب يوم الخامس والثاني والأربعين ظهر يوم غد، لكني سأنتظر حتى تأتين، ذيل الحصان أو لا. |
| at kuyruklu, üç küpeli ve tişört üzerine ceket giyen gençlerden biri mi yine? | Open Subtitles | اهو من الشباب العصريين بثلاثة اقراط بالاذن مع تسريحة ذيل الحصان وتيشيرت تحت معطفه |
| Orada bekliyordu. Saçları at kuyruk şeklinde. | Open Subtitles | وكانت تقف بتسريحتها ذيل الحصان |
| atkuyruklu sana seks resepsiyonisti dediği için böylesin. | Open Subtitles | لأن ذيل الحصان هذا أطلق عليك " موظف الأستقبال الخاص بـ الجنس " |