Beni gördü ve çok mahçup oldu dışarı kaçtı, onu görmedim. | Open Subtitles | رأتني وكانت محرجة جدًا لأجلي، وخرجت خِـفية معتقدة أنني لم أرها |
Beni sigara sararken gördü sandı ki marihuana içiyorum. | Open Subtitles | رأتني أحضّر السيجارة فظنت أنها الماريوانا |
Asansördeyken beni gördü tam o sırada Hassan içeri girdi. | Open Subtitles | عندما كنت في المصعد رأتني وكان حسن يمر بجانبها |
Sabah evinden çıktığımı görürse, komşular ne der? | Open Subtitles | رأتني الشمس وأنا أمشي على رؤوس أصابعي على باب بيتك, ماذا قال جيرانك ؟ |
İşleri benim için kolaylaştırmayacak ama idrarı tattığımı gördüğünde olay değişmeye başladı. | Open Subtitles | كانت لن تتساهل معي لكن عندما رأتني أتذوق البول بدأت الأوضاع تتغير |
Bu Liz beni sokakta görmüş ve denemeye karar vermiş. | Open Subtitles | ليز .. هنا فقط رأتني على الطريق وبدأت تكلمني |
Takip ediliyor mu diye bakıyor ama beni gördüğünü sanmıyorum. | Open Subtitles | إنها تبحث عمن يتبعها ، ولكنني لا أظن أنها رأتني |
Annemi telefonda konuşurken duydum ve beni gördü, ...direkt kilere gitti. | Open Subtitles | لم تكن لتفعل , ليس الآن , سمعت أمي تتحدث إليها و عندما رأتني أمي ذهبت إلى الخزانة مباشرة |
Yani, soyunduğunu gördüğümü, gördü fakat devam etti. | Open Subtitles | أقصد , رأتني هناك .. انظر إليها و واصلت خلع الملابس |
Bombalamada, kalp krizinde, ve askıya alındığımda bende bir şeyler olduğunu gördü. | Open Subtitles | لقد رأتني أمرُّ بشئ ما منذ التفجير و النوبة القلبية و تعليق خدمتي في البحرية |
Benim orada dikildigimi gördü. Kim oldugumu bilmiyordu. | Open Subtitles | ثم رأتني أقف هناك بالخارج إنها لم تعلم من أكون |
Kafedeyken kızımı üzdüğümü gördü ve evime zorla girip, onu serbest bıraktı. | Open Subtitles | عندما كنا بالمقهى، رأتني أعاقب إبنتي، ثم إقتحمت منزلي لتطلق حريتها. ربما لا تكون بشرية، |
Tabii! O buradaydı, artı, başka kimse yoktu. Çarpı, onu yarı çıplak bir hâlde seyrederken beni gördü. | Open Subtitles | حسناً، هي كانت هنا زائداً لم يكن هناك بالجوار ضرب رأتني اراقبها وهي شبه عارية |
Birçok ilişki gibi bizim de sorunlarımız oldu ve onun şanssızlığıdır beni en kötü zamanlarımda gördü. | Open Subtitles | أغلب العلاقات تعاني من مشاكل ومع الأسف، رأتني وأنا أضمحل |
Ama beni başkasıyla görürse, sanki kapı kapandı diyormuşum gibi olur. | Open Subtitles | لكنها إن رأتني مع واحدة أخرى سيكون كما لو قلت لها أن الباب أغلق |
Bir memur beni burada görürse ne olur? | Open Subtitles | اذا ماذا إن رأتني موظفة الخدمة الإجتماعية هنا ؟ |
İşleri benim için kolaylaştırmayacak ama idrarı tattığımı gördüğünde olay değişmeye başladı. | Open Subtitles | كانت لن تتساهل معي لكن عندما رأتني أتذوق البول بدأت الأوضاع تتغير |
Beni televizyonda görmüş olmalı. | Open Subtitles | لا بد أنها رأتني آكل على التلفاز |
Yarın onu görecek ve ona, beni bu gece burada gördüğünü söyleyecek. | Open Subtitles | والآن سوف تراه غداً، وتخبره بأنها رأتني هنا بالأمس |
Ama sonra bir mucize eseri, çiçek sergisinde beni görünce küçük bir görüşme yapmaya karar verdi. | Open Subtitles | لكن بشكل عجيب رأتني في معرض الأزهار، لذا التقت بي بشكل موجز |
Annem burada beni görse, çanta toplamaktan daha kısa sürede Valleys'te olurum. | Open Subtitles | إن رأتني أمي بهذا المكان سأرجع للوديان بوقت أسرع من حزم حقيبة. |
Annie'nin yanımda gördüğü güneyli beyefendi, bana savaş sırasında varını yoğunu yitiren güneyli siviller için bağış toplamayı öneriyordu. | Open Subtitles | ذلك الرجل الجنوبي المحترم التي آني على مايبدو رأتني معه بأننا نقترح نجمع الأموال للمدنيين الجنوبيين |
Evlilik suya düştü! Sevgilim beni bu bantla görmüştü. | Open Subtitles | لقد فشل زفافي ، ماذا لو رأتني خطيبتي بهذه الرقعة الجلدية ؟ |
Binadaki kız, Virginia Johnson, beni görüp dedi ki... | Open Subtitles | تلك السيّدة في المبنى, فرجينيا جونسون، رأتني, فقالت |
Belki o beni aynı yerde görmüştür, ama ben onu tanımıyorum! | Open Subtitles | ربّما رأتني في نفس المبنى لكنّي لا اعرفها |