| Senin inanmayacağın şeyler gördüm ben, o yüzden beni küçümseme, tamam mı? | Open Subtitles | رأيتُ أشياء لن تصدقها لذا من الأفضل أن لا تكلمني أجل؟ |
| Eminim ki çok çılgın şeylere tanık olmuşsundur. Evet, bir şeyler gördüm. | Open Subtitles | ـ أراهن إنّك رأيت بعض الأشياء المجنونة ـ أجل، يا رجل، لقد رأيتُ أشياء مجنونة |
| Evet, bir şeyler gördüm. | Open Subtitles | أجل، يا رجل، لقد رأيتُ أشياء مجنونة. |
| Bakın, inanamayacağınız şeyler gördüm. | Open Subtitles | " إنظروا، لقد رأيتُ أشياء لن تصدقوها " |
| Burada bulunduğum kısa süre içinde korkunç şeylere tanık oldum. | Open Subtitles | خلال الوقت القصير الذي كنتُ فيه هنا رأيتُ أشياء مروعة |
| Asla inanamayacağın şeyler gördüm. | Open Subtitles | ! لقد رأيتُ أشياء لن يمكنكَ تصديقها |
| Hiç inanmayacağın şeyler gördüm. | Open Subtitles | رأيتُ أشياء لن تصدقها |