| Büyükannene ne olduğunu, orada ne gördüğünü biliyorum. | Open Subtitles | أعلم ما حدث في بيت الجدة أعرف ما رأيتِه هناك |
| Onu üç gün önce gördüğünü neden söylemediğini sorguluyorum. | Open Subtitles | أنا أتسائل لماذا لم تخبريهم أنكِ رأيتِه قبل ثلاثة أيام. |
| Oraya çıkıp, hâkime ne gördüğünü anlat sadece. | Open Subtitles | قِفي على المنصّة فحسب، وأخبري القاضي ما رأيتِه |
| Gördüğün şey her neyse, annemin ölümüyle bir alakası olmadığını nasıl düşünebilirsin? | Open Subtitles | كيف يمكنكِ الإعتقاد بأنّ ما رأيتِه ليس له علاقة بموت، أمي؟ |
| Gördüğün şeyin milyonlarca açıklaması olabilir. | Open Subtitles | قد تكون هناك ملايين التفسيرات لما رأيتِه |
| Siz de gördünüz, gemiye o şeyi getiren oydu. | Open Subtitles | إنه مصاب بالعدوى، وهو الذي جلب هذا الشئ على متن السفينة، وقد رأيتِه بنفسكِ |
| Oraya çıkıp, hâkime ne gördüğünü anlat sadece. | Open Subtitles | إصعدي على المنّصة فحسب وأخبري القاضي بما رأيتِه. |
| Oraya çıkıp, hâkime ne gördüğünü anlat sadece. | Open Subtitles | إصعدي على المنصّة فحسب وأخبري القاضي بما رأيتِه. |
| Oraya çıkıp, hâkime ne gördüğünü anlat sadece. | Open Subtitles | إصعدي على المنّصة فحسب وأخبري القاضي بما رأيتِه. |
| Oraya çıkıp, hâkime ne gördüğünü anlat sadece. | Open Subtitles | إصعدي على المنّصة فحسب وأخبري القاضي بما رأيتِه. |
| Oraya çıkıp, hâkime ne gördüğünü anlat sadece. | Open Subtitles | إصعدي على المنّصة فحسب وأخبري القاضي بما رأيتِه. |
| Oraya çıkıp, hâkime ne gördüğünü anlat sadece. | Open Subtitles | إصعدي على المنّصة فحسب وأخبري القاضي بما رأيتِه. |
| Gördüğün katil başsız bir süvariydi. | Open Subtitles | أن القاتل الذي رأيتِه كان فارسًا بلا رأس |
| Ve bir keresinde benim içimde Gördüğün iyilik... sonsuza kadar yok olacak. | Open Subtitles | وذلك الخير الذي رأيتِه بي يوماً سينتهي إلى الأبد |
| Gördüğün adam birçok kötü şey yaptı. | Open Subtitles | الرجل الذي رأيتِه فعل الكثير من الأشياء السيئة. |
| Onu en son ne zaman gördünüz veya ondan haber aldınız? | Open Subtitles | متى رأيتِه أو سمعتِ منه آخر مرّة؟ |
| En son ne zaman gördünüz onu? | Open Subtitles | متى آخر مرّة رأيتِه فيها؟ |
| Onu en son ne zaman gördünüz? | Open Subtitles | متى رأيتِه آخر مرّة؟ |
| Eee, Onu gördün. Motorla uğraşıyordu. | Open Subtitles | لقد رأيتِه, لقد كان يعبث بالمحرك |
| Sadece otelde gördüklerin hakkında konuşmak istiyorduk. | Open Subtitles | لقد أردنا أن نتحدّث معك عمّا رأيتِه في النُّزُل. |
| Yani onu görürsen | Open Subtitles | اذا رأيتِه إذا رأيته في المتجر أو في المنطقة هلا اتصلت بي من فضلك؟ هلا أحضرتيه للمنزل؟ |
| Onu daha önce de görmüştün. | Open Subtitles | لقد رأيتِه من قبل |
| Geldiğimizden beri burada bekliyorduk içeri girdiğini gördün mü? | Open Subtitles | كنّا واقفين هنا طوال الوقت هل رأيتِه يدخل ؟ |
| Onu görmeyeceğim, ama siz onu görürseniz 'canı cehenneme' dediğimi söylersiniz. | Open Subtitles | لن أراه، لكن إن أنتِ رأيتِه أخبريه أني قلتُ أن يذهب للجحيم |