Geleceği görebilen bir bilgisayar yapmak istiyorum. Geleceği görmek için. | Open Subtitles | . أريد أن أبني حاسوب يستطيع رؤية المستقبل |
Geleceği görmek ama olacakları değiştirememek son derece sinir bozucu olmalı. | Open Subtitles | يجب أن تكونِ محبطة بشكل رهيب لكونكِ قادرة على رؤية المستقبل و تكونِ قادرة على تغييره |
Cankurtaran Şefi olmanın en müthiş yanı, geleceği görebiliyorum. | Open Subtitles | الشئ العظيم بان تكوني حارسة هو انه يمكنني رؤية المستقبل |
Fakat ben,çok uzak bir geleceği görebiliyorum. | Open Subtitles | في حين أستطيع رؤية المستقبل من بعد أميال |
Olay şu ki, geleceği görme olayına şaşırıp kalmış durumdayım. | Open Subtitles | الشيء الوحيد أن قوتي انحصرت في رؤية المستقبل |
Telekinezi, zamanı durdurabilme ve geleceği görebilme güçleri. | Open Subtitles | سنُعطيك قدرة تحريك الأشياء بالعقل، و قدرة إيقاف الزمن، وقدرة رؤية المستقبل |
Filminde sırtında bir boşluk var, böylece geleceği görebiliyor. | Open Subtitles | في الفيلم كان هناك فراغ على ظهره يمكنك رؤية المستقبل من خلاله |
Başka bir hediye daha verildi. Bu da Geleceği görebilmek ve geri dönmek ve farklı yaşamak. | TED | و منحت هدية أخرى، و هي القدرة على رؤية المستقبل والعودة والعيش بشكل مختلف. |
Ve geleceği görebiliyorsun. | Open Subtitles | نعم، أنا كذلك و يمكنك رؤية المستقبل |
Bedava, temiz enerji. Geleceği görmek ister miydiniz? | Open Subtitles | طاقة نظيفة رخيصة أتريد رؤية المستقبل ؟ |
Ama Geleceği görmek, psişikliğin ötesinde bir durum. | Open Subtitles | لكن رؤية المستقبل أكثر من أمر نفسي |
Zamanın işlemediği bir yerde Geleceği görmek imkansızdır. | Open Subtitles | تستحيل رؤية المستقبل حيث الزمن متوقّف |
Şey, biliyorsun, her zaman dediğim gibi, ısırık izi analizi Geleceği görmek için tavuk kemiği toplamaktan az daha fazla bilimseldir. | Open Subtitles | حسنًا،تعلمينكماأقولدومًا... تحليل أثار العضّ علمية أكثر من رؤية المستقبل بعظام الدجاج. |
Bak, ben de geleceği görebiliyorum. | Open Subtitles | أترى، يمكنني رؤية المستقبل أيضاً |
Bu, doğru. geleceği görebiliyorum. | Open Subtitles | ذلك صحيح، أنا قادر على رؤية المستقبل. |
geleceği görebiliyorum. | Open Subtitles | يمكنني رؤية المستقبل |
Cadı-karının geleceği görme yetisi var. | Open Subtitles | هذه المرأة لها القدرة علي رؤية المستقبل. |
geleceği görme gücüne sahipsin, ama onu değiştirme gücüne sahip değilsin. | Open Subtitles | يمكنكِ رؤية المستقبل ولكنكِ لا تمتلكين المقدرة على تغييره |
Ben geleceği görebilme yeteneğine sahibim. | Open Subtitles | لدي ذلك الشيء حيث يمكنني رؤية المستقبل |
geleceği görebilme güçlerini düşünürsek beni durdurmayı denemenin mantıksız olduğunun kesinlikle farkındasındır. | Open Subtitles | بقدرتكِ على رؤية ...المستقبل بالتأكيد أنتِ تعرفين إنّ محاولة إيقافي ليستْ أمراً حكيماً |
Özetle, Tracey geleceği görebiliyor. Şu an onun hakkında konuştuğumuzu biliyor. | Open Subtitles | للتلخيص أقول بأن تراسي تستطيع رؤية المستقبل إنها تعرف أننا نتكلم عنها |
geleceği görebiliyor olmayı seviyorum. | Open Subtitles | أحب أن أكون قادرة على رؤية المستقبل |
Astroloji, astronomi ve bilimi Geleceği görebilen bir bilgisayar yapmak için bir araya getirmek istiyorsunuz. | Open Subtitles | .. تريد أن تدخل علم التنجيم والفلك مع التكنولوجيا . لتبني حاسوب يستطيع رؤية المستقبل |
Geleceği görebilmek ve ona göre davranmaktır ve benim yaptığım da budur. | Open Subtitles | المقدرة على رؤية المستقبل و التعامل معه و هذا ما أفعله |
Vay Canına! Cidden geleceği görebiliyorsun. | Open Subtitles | اللعنة، تستطيع فعلاً رؤية المستقبل |