Böylece son günlerimi biraz huzur bularak geçirebilirdim. | Open Subtitles | هكذا قد أنهي أيامي في بعض من راحة البال. |
Paranın huzur getirmeyeceğini kim söylemişse aklını peynir ekmekle yemiş olmalı. | Open Subtitles | من قال أن المال لا يستطيع شراء راحة البال ؟ لابد أن للنقود عقولاً بحجم حبة الحـُمـٌّص |
Saati bir dolardan huzur satıyorum. Akşam 9'dan sonra iki dolar. | Open Subtitles | أقدّم راحة البال مقابل دولار بالساعة ودولاران بعد التاسعة. |
Bana nedenini söyle ve ona hak ettiği Huzuru ver. | Open Subtitles | أخبرني لماذا ، الآن وأعطها راحة البال التي تستحق |
Bugün "aklın Huzuru" için annelerin ve kızların gösterdiği çabalarını kutlamak için buradayız. | Open Subtitles | اليوم نحتفل بالجهود الدئوبة للأمهات والبنات معاً من أجل راحة البال |
bir iki cebe girmelisin... huzura erebilmemiz için... bir iki cebe girmemiz gerekir! | Open Subtitles | يجب ان تنشل جيب او اتنين فقط لاجد راحة البال يجب ان تنشل جيب او اتنين |
Yeri geldiği zaman uygulayacağımız bir takım acil durum planımız var gönül rahatlığı sağlamak için. | Open Subtitles | لدينا عدد من خطط الطوارئ فـيالـمـكـان، و ذلك أساسًا لتوفير راحة البال. |
Şimdi Tapp'i içeri tıkalım... ve şurda biraz huzur bulalım. | Open Subtitles | والآن لنسجن تاب ونحاول ايجاد شيء من راحة البال |
Şükürler olsun, falcı onunla konuşmayı kabul ediyor. Bu da ona huzur veriyor. | Open Subtitles | اشكر الله انها تصدق بها, و هي تعطيها راحة البال |
Romanlarda aşk ve huzur pek aynı anlama gelmez. | Open Subtitles | في الروايات، الحب لايعني راحة البال وإنّما النشوة |
Sanırım size biraz huzur vermenin bir yol buldum, Papa Cenapları. | Open Subtitles | أعتقد أنني قد وجدت طريقة ما, الأب الأقدس, لتجلب لك بعض راحة البال. |
Buraya huzur bulmak için taşınmıştık, şu hâle bak. | Open Subtitles | أتصدق أننا انتقلنا إلى هنا بحثاً عن راحة البال |
Böylece araştırmayı keser ve en azından biraz huzur bulurdunuz. | Open Subtitles | - ترغب تقريبا انه مات؟ هكذا يمكنك التوقف عن كل البحث، وعلى الأقل الحصول على بعض راحة البال. |
Gerçek katili yakaladıklarını öğrenip huzur bulmayı. | Open Subtitles | راحة البال بأنهم قبضوا على القاتل |
Umarım biraz huzur bulmanı sağlar. | Open Subtitles | آمل أن يجلب لك ذلك بعض راحة البال |
Aradığın huzur bu mu? | Open Subtitles | هل هذه هي راحة البال التي تبحث عنها ؟ |
Bugün "aklın Huzuru" için annelerin ve kızların gösterdiği çabalarını kutlamak için buradayız. | Open Subtitles | اليوم نحتفل بالجهود الدئوبة للأمهات والبنات معاً من أجل راحة البال |
Eğer bu savaş İngiltere'ye Huzuru getirecekse ve zihnini rahatlatacaksa bu savaşa değer. | Open Subtitles | اذا استطاعت معركة واحدة أن تجلب السلام الى انجلترا و راحة البال ستستحق القتال |
- Büyü artık! İç Huzuru hiçbir Marslı'nın gücünün yetmeyeceği bir lüks! | Open Subtitles | راحة البال هي ترف لا يستطيع المريخ تحمله |
Bu tip şeylerden ve belki bir başkasından, kendi başarı tanımımı buldum, o da şudur: huzura yapabileceğinin en iyisini yapmak için gerekli çabayı sarfettiğinin farkında olmanın verdiği kişisel tatminle ulaşılır. | TED | من خلال هذا الأشياء, وربما شيء اخر قمت بصياغة تعريفي الخاص للنجاح. والذي هو: راحة البال تتحقق فقط من خلال رضا الذات بمعرفة انك قمت بالجهد لفعل افضل ماكان متاحًا لك. |
Yine de ben henüz zihinsel huzura kavuşamadım. | Open Subtitles | ... على أي حال لم أجد راحة البال بعد |
Sencede onu ziyaret edip hakkında gerçekten nasıl hissettiğini söylemen gönül rahatlığı bulmanı sağlamaz mı ? | Open Subtitles | حسنا، هل تعتقد أنك سوف تجد راحة البال من خلال زيارة لها، ونقول لها كيف كنت تشعر حقا؟ |
Tabi, kafamın rahatlığı öder faturalarımı. | Open Subtitles | حسنا راحة البال لن تقوم بتسديد فواتيري |