Taksi bulamadım. Acil olduğunu söyledin. Merdivenleri koşarak çıktım. | Open Subtitles | جئت راكضاً إلى هنا لم أتمكن من أخذ تاكسي قلت إنها حالة طارئة |
Albüm çıktığında eski erkek arkadaşın koşarak sana gelecek. | Open Subtitles | عندما يصدر هذا الألبوم سيعود حبيبك راكضاً |
Çöküşü görmedim, ama çığlıkları duyunca koşarak geldim. | Open Subtitles | لم أر الإنهيار ولكنني أتيت راكضاً حين سمعت الصياح |
Sürekli koridorlarda koşup duramam ki. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ إِسْتِمْرار راكضاً فوق وأسفل القاعاتِ. |
Birden çıktı, birden arabanın önüne koştu. Göremedim. | Open Subtitles | لقد ظهر فجأةً راكضاً نحو السيارة، لم أره |
Sana merhaba demek için ofisine uğradım ama sen koşmaya başladın. | Open Subtitles | لقد مررت بمكتبك لألقي التحية وإذا بك تهرب راكضاً |
Evet. Frasier'ın kafasındaki bandı çıkardım. Şeytani ikizi koşa koşa geldi. | Open Subtitles | نعم , لقد نزعت هذه الغمامة عن فرايسر و توأمها الشرير جاء راكضاً |
Adam kana bulanmış bir kılıçla koşarak geldi. | Open Subtitles | ذلك الشخص جاء راكضاً و هو يحمل سيفاً ملطخاً بالدم |
Birkaç ay sonra buraya koşarak geldi, çok heyecanlıydı ve yazdığı bir senaryoyu çekmek istediğini söyledi. | Open Subtitles | ، بعدها ببضعة شهور أتى راكضاً إلى هنا يملؤه الحماس . قائلاً بأ،ّه يريد أن يصور فيلماً قد كتبه |
İzlendiğimize dair herhângi bir işaret görürsen Şeytan gibi koşarak gel. | Open Subtitles | لو لاحضت أي أشاره على تعقبنا فتعال راكضاً كما الشيطان |
Kardeşim koşarak odaya girdi ve bağırdı... | Open Subtitles | وأذكرُ عندما أتى إليَّ راكضاً مسرعاً وصارخاً بأعلى صوته |
Japon koşarak evden çıktı. Elbiseleri tutuşmuştu. | Open Subtitles | والياباني خرج راكضاً, ثيابه كانت تحترق |
Geri döndüm ve o elinde silahıyla koşarak dışarıya çıktı. | Open Subtitles | رجعت وهو كان راكضاً ساحباً مسدسه |
Ben ıslık çaldım, koşarak geldin. | Open Subtitles | لقد صفرت وأتت راكضاً |
Ben ıslık çaldım, koşarak geldin. | Open Subtitles | لقد صفرت وأتت راكضاً |
Tazı bir yarış köpeğidir ve ömrünü çemberin içinde koşup tavşan gibi yapılmış bir keçeyi kovalayarak tüketir. | Open Subtitles | إن كلب الصّيد لهو كلبُ سِباق. يقضي حياته راكضاً حول حلقات، مُطارداً لبّاداً على شكلِ أرنب. |
Böyle kaslı maslı bir mal çalılardan çıkıp üstüme koştu. | Open Subtitles | هناك رجل ضخم مفتول العضلات, خرج من بين الأشجار راكضاً نحوي |
Sonra arabaya binmek için yol boyu koştu. | Open Subtitles | ثمّ قطع الطريق راكضاً حتى وصل للسيارة. |
Mezar açılıyor, ve babam çıkıyor kiliseye koşmaya başlıyor. | Open Subtitles | ينفتح فيه القبر ويقومُ منهُ والدي راكضاً إلى هذه الكنيسة |
Ve sen de koşa koşa bizi kurtarmaya geldin? | Open Subtitles | وعدت راكضاً لتنقذنا |
Parlak nesneler salladığımızda ona koşturmasını bekleyemeyiz. | Open Subtitles | لا يمكننا فقط تدلي شيء لامع وتوقع قدومه راكضاً |