Karanlık bir odada yaşlı bir adam pijamadaki altınları çalıyordu. | Open Subtitles | حلم عن رجل عجوز في غرفة مظلمة يسرق النيام أموالهم |
Bu günlerde kendimi yaşlı bir adam gibi hissediyorum haliyle. | Open Subtitles | فأنا أشعر بأني رجل عجوز هذه الأيام على ما يبدو |
yaşlı adam sırtına güneş losyonu sürdürdü ve sadece akide şekeri verdi. | Open Subtitles | رجل عجوز جعلني أضع واقي الشمس على ظهره وكل ماحصلت عليه حلوى |
Kutsamak zorunda olduğum vücudu, aynı yaşlı bir adamın vücudu gibiydi. | Open Subtitles | الجسم، الذي أنعم الله علينا به كان يبدو كجسد رجل عجوز |
Kahveye gerçekten ihtiyacım var. Artık yaşlı bir adamım Marcia. | Open Subtitles | حقاً إننى بحاجة إليها إننى رجل عجوز يا " مارشيا" |
Sana babamın da geleceğini söyledim. yaşlı bir adam o. | Open Subtitles | لقد أخبرتك أن والدي سيسافر معي . هو رجل عجوز |
Banka hesabı olmayan yaşlı bir adam tarafından yenmeyi kabullenemem. | Open Subtitles | أرفض أن أؤكل من قبل رجل عجوز بدون حساب بنكي |
yaşlı bir adam. Siyah bir takım giyiyor, kır saçlı. | Open Subtitles | إنهُ رجل عجوز يرتدي بدلة سوداء و لديه شعر أبيض |
Bıyığı olan yaşlı bir adam. Kırmızı gözlü ve yırtık bir tişört'ü vardı. | Open Subtitles | رجل عجوز نحيل بشارب كان عنده عيون حمراء و فانلة ممزقة |
Bir keresinde vefat eden yakınını görmek için yaşlı bir adam geldi... ve bu merdivenlerden düştü. | Open Subtitles | ذات مرة جاء رجل عجوز الى هنا ليشاهد عزيزة الفقيد.. |
Bir genç adam, bir yaşlı adam ve kimliği hakkında hiçbir ipucu bulunmayan üçüncü adam. | Open Subtitles | رجل شاب ,رجل عجوز وثالث لم املك دليلا علي هويته. |
yaşlı adam, neden Karan ve Arjun'un bizi dövdüğünü söylemiyorsun? | Open Subtitles | الذي لا تقول، رجل عجوز الذي كاران وآرجان ضربانا؟ حيث الإمرأة العجوز، دورجا؟ |
yaşlı bir adamın gözyaşları içerisinde bağırarak bizden yardım istediğini hatırlıyorum. | TED | تذكرت رجل عجوز كان يشرع بالصراخ والبكاء طالباً مساعدتنا لايقافه على قدميه |
Tanrılar kimse, yaşlı bir adamın umutlarıyla fazla ilgilenmiyor. | Open Subtitles | أياً كان من هم الآلهه , سيهتموا قليلاً بأمانى رجل عجوز مثلى |
- Ben yaşlı bir adamım, Peder... - Pekala, öyleyse. | Open Subtitles | ... أنا رجل عجوز أيّها الأب ... حسناً جدّاً إذن. |
Ben yaşlı bir adamım. Oturmuş lanet bir kutudan domates yiyorum. | Open Subtitles | أنا رجل عجوز أتناول الطماطم المطبوخة من علبة |
Planın bir parçası buydu: Anlayışlı bir ihtiyar. | Open Subtitles | لقد كان هذا جزءا من التخطيط هناك رجل عجوز متعاطف |
Yaşlı biri olduğumu söylemem gereksiz. Bunu görüyorsunuz zaten. | Open Subtitles | ليس ضروريا ان اخبرك اننى رجل عجوز تستطيع ان ترى ذلك |
Canım çok tatlısın ama ben aptal yaşlı adamın tekiyim. | Open Subtitles | حلوتي انتي طيبه للغايه , لكن انا رجل عجوز سخيف |
O Yaşlı bir adama ait. | Open Subtitles | صاحبة رجل عجوز كان يعيش على رصيف الميناء |
Yani, kötü yaşlı adamı yaralamak yerine, masum yaşlı bir adamı öldürmüş olabilirim. | Open Subtitles | لذا بدلاً من جرح رجل عجوز شرير قد أكون قتلت رجلاً عجوزاً بريئاً |
Benim için sadece yaşlı bir adamsın. Kötü kokuyorsun. | Open Subtitles | أنتَ رجل عجوز بالنسبة لي، وكمـا أنّ رائحتك كريهة |
Artık o barda içen ve kağıt oynayan yaşlı bir moruk. | Open Subtitles | إنّه رجل عجوز يشرب ويلعب الورق في حانته. |
Umarım, burada ona karşı sadece bir kişinin olduğunu bilmiyordur... bir ihtiyar adam. | Open Subtitles | أتمنى ألا تعرف أن هناك رجلاً واحداً فقط ضدها.. رجل عجوز |
Meslektaşım kalp rahatsızlığı olan yaşlı bir adamdı. | Open Subtitles | زميلي كان رجل عجوز يعاني من أزمات في القلب |
Yılladır bu aileye hizmet etmiş bu yaşlı adama güven. | Open Subtitles | ثقي في رجل عجوز خدم هذه العائلة لسنوات عديدة |