Bak Niles, Jimmy iyi biri. Ayrıca Daphne kendini kollayabilir. | Open Subtitles | نايلز، أعتقد أن جيمي رجل لطيف ودافني تستطيع العناية بنفسها |
Ya bu oyunu da oynuyorsa iyi biri olması, herkesin ona güvenmesi sadece oyunu kazanmak içinse? | Open Subtitles | فمارأيكم إن كان يلعب هذه اللعبة بكونه رجل لطيف جداً والجميع يثق فيه وهذا فقط ليربح المسابقة |
- Hapishanedeki şu çocuk hakkında. - O iyi bir adam, Paul. | Open Subtitles | انه بشأن هذا الفتى هناك بالسجن انه رجل لطيف يا بول |
İyi adam yetiştirmişsin Ferman Abi. Bomba ne zaman gümleyecek diye bekliyorduk, elimizde patladı. | Open Subtitles | رجل لطيف كنت المدربين، قنبلة حية ينتظر أن تنفجر، ولم تنفجر. |
Çünkü, gerçekten iyi birine benziyor, Ama sen yinede söyleme, eğer Birisi sadece televizyonda iyi biri olarak görünüyorsa, | Open Subtitles | لأنه يبدو فعلاً رجل لطيف, لكن لا يمكنكِ الحكم بذلك من خلال التلفاز فحسب |
Dedi ki, "Boğazını kesmeden önce, ne hoş biri olduğunu düşündüm." | Open Subtitles | قالى : قبل أن أذبحه فكرت كيف أنه رجل لطيف |
Bay Sayle dünyaya ne kadar iyi birisi olduğunu göstermeye çalışıyor. | Open Subtitles | السيد سايلي يحاول ان يجعل العالم يرون كم هو رجل لطيف |
Yani, ahlaktan, değerlerden ve dürüstlükten bahsettiğinde ben iyi bir adamım, sen iyi birisin ve...ve şu ve bu, biliyorsun. | Open Subtitles | اذن، عندما نتحدث عن الإلحاد و القيم و الأمانة و أنا رجل لطيف و أنت أيضا كذلك و هذا و ذاك، أتعرفين، أقصد بأنه لا يهم فقط |
Kabul etmeliyim, tanıştıktan sonra iyi biri olduğunu gördüm ama... | Open Subtitles | إننى أعترف ، بعد أن قابلته أنه رجل لطيف و لكن |
Sadece birkaç kez karşılaşmış olsak da iyi biri olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | يعجبني ، أعتقد بأنه رجل لطيف قابلته بضعة مرات |
İyi biri olup sana bir günlük izin verebilirim. | Open Subtitles | حَسناً، أنا فقط قَدْ أَكُونُ رجل لطيف و دعْك لَكَ بقيّة يَوم عطلةِ. |
İşte, halife geliyor. Gülümse. Çok iyi bir adam. | Open Subtitles | اوه , الخليفه يأتى إلى هنا الان , أبتسم له , أنه رجل لطيف |
Bir gün iyi bir adam ona aşık olur ve onunla evlenir. | Open Subtitles | ويوما ما، وبضربة حظ: رجل لطيف يقع في حبها ويتزوجها |
Onla tanışmıştın. İyi bir adam. | Open Subtitles | لقد التقيتَ به من قبل إنه رجل لطيف للغاية |
Bu çağrıdaki iyi adam ama kendine dost arıyor. | Open Subtitles | حول هذا النداء ، إنه رجل لطيف ولكنه يبتغي الصحبة فحسب |
Ben onunla tanıştım. Çok iyi birine benziyor. | Open Subtitles | ، قابلته قبلا يبدو رجل لطيف جدا |
Benim hoş biri olduğumu düşünüyor. | Open Subtitles | أعتقد بأنهم يعتبرونني رجل لطيف |
Çavuş iyi birisi ama adam çok da akıllı değil. | Open Subtitles | الضابط رجل لطيف ولكنه ليس أذكى رجل في العالم |
İyi birisin ve hayatını toparlamaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | أنت رجل لطيف تحاول إستجماع حياتك |
İyi adamdır. Ama içki sattığı için, ailedekiler ona pek saygı duymazlar. | Open Subtitles | إنه رجل لطيف, لكن العائلة تعتقد بأنه غير محترم لأنه يبيع الخمور |
Boşveremem. İyi biriyim ben. Ama onlar... | Open Subtitles | يمكنني نسيان ذلك لأنني رجل لطيف لكن ماذا عن الأخـرون ؟ |
Sen çok iyi bir adamsın, Komiser, fakat gerçekten aç değilim. | Open Subtitles | أنت رجل لطيف حقاَ حضرة الملازم لكني لست جائعة |
Başka birini çalmayı aklından bile geçiremeyecek kadar düşünceli ve tatlı biri olduğun için çaldın beni. | Open Subtitles | بكونك رجل لطيف ورصين، لا يفكر حتى .. أن يسرق أحداً لقد سرقتني |
Sen hoş birisin ve geçen gece harika vakit geçirdim. | Open Subtitles | أنت رجل لطيف , وأنا فعلاً قضيت وقتاً رائعه الليله الاخري |
Suratımın ortasına tekme attığını hatırlayınca... söylediğin komik geliyor, "aslında iyi biridir" | Open Subtitles | تعرفين, لمن المضحك قول ذلك لأني عندما كنت افكر في ذلك الرجل وهو يضربني على وجهي كنت اقول ياله من رجل لطيف جداً |
Onu yakından tanımazsanız, çok iyi bir insan gibi gözükür. | Open Subtitles | هو رجل لطيف جدا حقيقة إذا لم تتوصلوا لمعرفته. |