Buradaki en şanslı adam benim. | Open Subtitles | عن ماذا تتحدثين ؟ . أنا أكثر رجل محظوظ هنا |
Kumarda kazanamıyor olabilirsin ama çok şanslı bir adamsın. | Open Subtitles | حسنا , أنت ربما لم تربح فى فيجاس لكنك رجل محظوظ |
Uyandığında, çok şanslı bir adam olduğunu düşündüğümü söyleyin ona. | Open Subtitles | حسناً,عندما يستيقظ أخبريه أنى أظنه رجل محظوظ جداً |
O da Olivia'nın müşterilerinden biriydi, değil mi? Ben çok şanslı bir adamım. | Open Subtitles | إنها واحدة من موكلي أوليفيا، أليس كذلك؟ أنا رجل محظوظ. |
Seninle olan her kimse çok şanslı biri olur. | Open Subtitles | وتلفاز رائع ، وتأمين ، من يحصل عليكِ سيكون رجل محظوظ |
Pekala anne,Teşekkürler. Evet.Harika bir düğün olacağını biliyorum. Şanslı biriyim evet.bay bay | Open Subtitles | حسنا ياامي شكرا نعم اعرف سيكون زفافا جميلا نعم انا رجل محظوظ وداعا |
Tuttuğumuz kahya kadın aynı zamanda Fransız mutfağına hakim bir aşçı. Şu anda dünya üzerindeki en şanslı adam olduğuma inanıyorum. | Open Subtitles | مدبرة المنزل التي وظفناها متدربة على الطهي الفرنسي اصدق الآن أني اكثر رجل محظوظ على قيد الحياة |
- Eitan'ın oğlu dünyadaki en şanslı adam. - Tabii kızınla tanışana kadar. | Open Subtitles | ابن إيتان أكثر رجل محظوظ على الأرض لأنه سيتزوجها |
şanslı adam. Ben İstanbul'a hiç gitmedim. | Open Subtitles | رجل محظوظ لم أذهب أبداً الى إسطنبول |
Kumarda kazanamıyor olabilirsin ama çok şanslı bir adamsın. | Open Subtitles | حسنا , أنت ربما لم تربح فى فيجاس لكنك رجل محظوظ |
şanslı bir adamsın diyebilirim. | Open Subtitles | أعتقد أنه من اللائق أن أقول أنك رجل محظوظ |
Ortalık durulunca ne kadar şanslı bir adam olduğumu fark ettim. | Open Subtitles | و بعد أن إنقشع الغبار، تأكدت من إننى رجل محظوظ |
Tek bildiğim, şehrin en havalı yeni galerisinin sahibi ile evli şanslı bir adam olduğum. | Open Subtitles | حسنا كل ما اعرفه باني رجل محظوظ لاني متزوج لصاحبه اروع معرض فني |
Ben şanslı bir adamım, etrafım arkadaşlarımla ve tüm ailemle çevrilmiş, çünkü kabul edelim ki, aile ve sevgi herşeydir. | Open Subtitles | أنا رجل محظوظ لأن أكون هنا محاطاً بأصدقائي وكامل عائلتي لأنه لنواجه الأمر, العائلة هي كل شيء |
Benim tatlı karımsın. Ben çok şanslı bir adamım. | Open Subtitles | اوه, الزوجة الإنيقة أنا رجل محظوظ |
Bakın, beyler, hayatım boyunca, kendimi şanslı biri olarak düşünürdüm. | Open Subtitles | إسمعوا طوال حياتي كنت أعتبر نفسي رجل محظوظ |
Durumlar şu anda kasvetli görünüyor olabilir ama aslında oldukça şanslı biri sayılırsın. | Open Subtitles | أنا أعلم أن الأمور تبدو قاتمة ولكنك في الواقع رجل محظوظ |
Biliyor musun Costanza? Ben çok Şanslı biriyim. | Open Subtitles | اتعرف شيئا كوستانزا، انا رجل محظوظ جدا |
- Sen San Francisco'daki en Şanslı adamsın. - Teşekkürler. | Open Subtitles | واو انك اكثر رجل محظوظ فى سان فرانسيسكو شكراً |
şanslı adamı şanssıza çevirmek heyecan verici. | Open Subtitles | إنه أمر مثير أن تحول رجل محظوظ إلى رجل تعيس |
Eğer bu sürtükle çıktığını hatırlamıyorsa, Şanslı adammış. | Open Subtitles | إذا لم يكن لهذا الشخص ذكريات مواعدة هذه العاهرة فهو رجل محظوظ |
Böyle güzel iki kadınla yaşadığın için çok şanslısın. | Open Subtitles | أنت رجل محظوظ جداً تعيش مع امرأتان جميلتان |
Çok şanslı birisin sen. | Open Subtitles | أنت رجل محظوظ كثيراً |
Çok şanslı birisiniz Bay Zhu Tam. | Open Subtitles | أنت رجل محظوظ جداً يا مستر زو تام |
Şanslı herif. Sanırım benden bunu isteminin iyi bir nedeni olmalı. | Open Subtitles | رجل محظوظ أفترض بأنّك لديك سبب جيد كي تطلبي مني ذلك |
Sizi evde bulduğum için çok şanslıyım Dr. Gilchrist. | Open Subtitles | أنا رجل محظوظ لأجدك بالمنزل . يا دكتور جلشريست |
Biliyor musunuz,şanslı bir adamsınız. Duyduğuma göre etkileyici bir kızmış. | Open Subtitles | أتعلم , انك رجل محظوظ لقد سمعت انها بنت ساحرة |