Denizcilere yolculukları boyunca rehberlik edecekti, fakat bu onlar için bir şakaydı. | Open Subtitles | قد يعتمد البحارون عليها فى جميع رحلاتهم ولا يعرفون أنهم خُدعوا |
Pelikanlar yolculukları boyunca diğer hayvanları izleyerek veya kendi hünerlerini kullanarak yiyecek bulmayı öğrenmişler. | Open Subtitles | طوال رحلاتهم, تعلم البجع العثور على الطعام من خلال مشاهدة الحيوانات الأخرى أو باستخدام براعتهم. |
yolculukları boyunca hep aynı odayı paylaşırlar. | Open Subtitles | الاثنان دائماً يتشاركون غرفة النوم خلال رحلاتهم |
Ama yolculuklarının ayrıntılarına girmeden önce bir konuyu aydınlatalım. | TED | لكن قبل أن نخوض فيما يمكن أن تنطوي عليه رحلاتهم يجب أن نوضح شيء هام. |
Bazıları zaman içerisinde adaya çekilmişler, yolculuklarının ve hayatlarının içinde kaybolmuşlar. | Open Subtitles | كثير من الناس أتوا الى الجزيرة على مر الزمان ضاعوا خلال رحلاتهم وضاعوا في حياتهم |
Bunu biliyor da olabilirsin bilmiyor da ama antika araç sahipleri, araç bakımlarının düzgün aralıklarla yapılmasını sağlamak için yolculuklarının kayıtlarını tutarlar. | Open Subtitles | كما تعلمين أو ربما لا مالكي الدراجات العتيقة أحياناً يسجلون رحلاتهم |
yolculukları tüyler ürpertici. | TED | رحلاتهم مؤثرة. |
400.000 büyük kar kazı, Birleşik Devletler'in Atlantik sahillerindeki haliçler boyunca toplanarak, dinlenir ve uzun göç yolculukları için enerji depolar. | Open Subtitles | ربعمائة ألف من "أوز الثلج" الشهير يطير في أسراب *إلي مصب النهر عبر الساحل الأطلسي *للولايات المتحدة... ليرتاحوا و يتزودوا من أجل رحلاتهم المهاجرة الطويلة... . |