Çok düşüncelisin ama yapamam. | Open Subtitles | أنت رصين جداً، لكن لا أستطيع |
Ne kadar düşüncelisin. | Open Subtitles | يا له من فعل رصين. |
Warren Bloodworth'un ayık bir akrabası olacağı aklıma gelmezdi. | Open Subtitles | لا اتخيل أن لوارن بلودوورث قريب رصين ورزين |
All-star oylaması yaklaşıyor, seni kamuoyuna ayık ve temiz olarak göstermeliyiz. | Open Subtitles | مع اقتراب التصويت على نجم النجوم نحن بحاجة إلى إعادتك إلى عيون الجمهور و نجعلك تبدو لائق و رصين |
Ve ben böyle talihsiz bir olayı alıp, nasıl düşünceli bir seçime dönüştürdüğümü açıklarım. | Open Subtitles | وسأشرح كيف أخذت حادثة مؤسفة وحولتها إلى خيار رصين |
Ama bu gece biraz ketum davranmamız gerekiyor. | Open Subtitles | أنت وأنا يَجِبُ أَنْ أكُونَ رصين جداً اللّيلة. |
Bu düşüncesizce, umursamadan girişilen bir şey olmasının aksine saygılı, sağduyulu ve kutsal bir girişimdir. | Open Subtitles | ولهذا لا يدخل حيز النفاذ بغير تبصر أو بشكل غير لائق، بل بكل وقار، وفي إطار رسمي رصين. |
Git, tedbirli ol ve sıcak bir yemek istiyorsan çabuk gel. | Open Subtitles | إذهب وكن رصين وإرجع سريعاً ان كنت تريد وجبة ساخنة |
Evlilik düşüncesizce veya düşünmeden değil saygıyla, tedbirlice akıllıca ve içten yapılır. | Open Subtitles | لايدخل بدون بصيره ولو طفيفه لكن بشكل موقّر بشكل رصين بتبصّر، وبجدية |
Ne kadar da düşüncelisin. | Open Subtitles | ياله من أمر رصين |
Çok düşüncelisin. | Open Subtitles | هذا عمل رصين منكِ. |
Bir partiye sarhoş gittiğin zaman diğer kalan herkes ayık oluyor. | Open Subtitles | تعرفين عندما تذهبين لحفلة شرب، الجميع يصبح رصين. |
Ve o zamandan beri ayık olduğum söylenemez. | Open Subtitles | و، حسنٌ لم أكن بالضبط رصين مِن ذاك الحين |
düşünceli, yardımsever biri oldun ve trans çocuklarla falan ilgileniyorsun. | Open Subtitles | أصبحت رصين ومساعد وتقوم بمساعدة الأطفال المتحولين جنسياً، |
Alaycı olduğu kadar düşünceli ve kıymet bilen biridir. | Open Subtitles | أنه يحب السخرية ولكنه رصين وشاكر للجميل كذلك |
- Çok düşünceli bir yemeksin. | Open Subtitles | -أنتِ طعام رصين جداً |
Öyleydi. Fakat bir Amerikan olarak "ketum" kelimesinin anlamını bilmemenden endişelendim. | Open Subtitles | نعم، صحيح، لكنّي خشيتُ أنّ أمريكيّاً مثلك لن يفهم معنى "رصين" |
Sen ve Kraliçeye cesur, saygılı, akıllı ve sadık biri lazım. | Open Subtitles | رصين ، ذكى ، نشط و مخلص |
Bağımlılıktan temiz olarak kalması için bu işe ihtiyacı olduğunu düşünüyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تعتقدين بأنه بحاجة لهذه الوظيفة ليبقى رصين |
O cesetleri tedbirlice ortadan kaldırman gerek. | Open Subtitles | عليك تدبر أمر تلك الجثث على نحوٍ رصين. |