Aslında, bu insanlara aşırı derecede korkunç muamelelerin yapılmasına neden oldu. | TED | في الواقع، لقد قاد إلى التعامل بطريقة رهيبة مع بعض البشر. |
Her neyse, önemli olan bizim güvenliğimiz değil. Savaş hep korkunç olmuştur. | Open Subtitles | على كل حال, فسلامتنا ليست موضوعنا الحرب رهيبة وإن لم تكن كذلك |
Ona korkunç şeyler yapabilirler ve bu senin sonun olur. | Open Subtitles | يمكنهم أن يفعلوا بها أشياء رهيبة. و بهذا ستكون نهايتك. |
Vücudumda, utanç bezesinin olmasının gerektiği yerde, ikinci harika bir beze var. | Open Subtitles | في جسمِي، حيث غدّة الخزي يَجِبُ أَنْ تَكُونَ، هناك غدّة رهيبة ثانية. |
Erkekliğimle ilgili çok kötü şeyler söylerdi tebeşir çantasını üstüme fırlatırdı. | Open Subtitles | كان يقول أمورا رهيبة عن رجولتي كان يرمي كيس الطباشير علي |
Az önce, ona High Street'te, berbat bir durumda rastladım. | Open Subtitles | قابلتها منذ مدة وجيزة وكانت في حالة رهيبة |
600 milden fazla uzaklıktan 50 santimetrelik bir hedefe odaklı kalmak zorundasınız, saniyede yedi kilometreden daha fazla hızla hareket ederken, bu da çok müthiş bir karmaşıklık seviyesi gerektirir. | TED | عليك أن تبق التركيز على هدف 50 سنتيمتر من علو أكثر من 600 كم بينما تتحرك بسرعة أكبر من سبعة كيلومترات في الثانية، الأمر الذي يتطلب درجة رهيبة من التعقيد. |
Mektupta korkunç şeyler yazıyordu ve ben öyle söylemek istememiştim. | Open Subtitles | لقد كان هنالك أشياء رهيبة في تلك الرسالة ولم أقصدهم |
Süreç gerektirmesinin sebeplerinden biri korkunç isimlere sahip bazı karmaşık kavramlar. | TED | وأحدُ الأسباب لماذا تشملُ معالجة البيانات بعض المفاهميم المعقدة جدًا بأسماء رهيبة. |
Kokain bağımlılığı korkunç bir durum, insan hayatının mahvolmasına ve ölüme yol açabilir. | TED | إدمان الكوكايين هو حالة رهيبة يمكن أن تؤدي إلى الموت وإلى خسائر في حياة الإنسان. |
İşin doğrusu, bu Princeton için korkunç bir felaketti. | TED | كانت في الواقع كارثة رهيبة لمدينة برينستون. |
Gençlerin internet üzerinde görmesi en muhtemel bedava, yaygın pornografi, tamamıyla korkunç bir cinsel eğitim formu. | TED | الإباحية المجانية الشائعة عبر الانترنيت ذلك النوع الذي يشاهده المراهقون في الغالب، هو صورة رهيبة للتعليم الجنسي. |
Biraz bunun üzerine düşünün. Güney Afrika. korkunç zulümler vuku buldu o toplumda. | TED | الآن فكروا في هذا. جنوب أفريقيا، حدثت فظائع رهيبة في المجتمع. |
Eğer beni reddedersen kalan kısa ömrümü Cleveland'da kalan, harika İngiliz aksanlı, çekici, eğlenceli ve mükemmel kadını bulmak için harcayacağım. | Open Subtitles | إذا قمت بتشغيل لي أسفل، أنا ستعمل لديك لقضاء بقية حياتي القصيرة في محاولة للعثور على آخر مذهلة، فرحان، امرأة رهيبة |
Bu harika olurdu ama su giysilerim kuru temizlemeci de. | Open Subtitles | رهيبة يبدو هذا رائعاً لكن أرسلت ثوب السباحة للغسيل |
harika tişörtler, keşke üç tane getirseymişin. | Open Subtitles | هذا القمصان رهيبة أتمنى لو أنك جلبت ثلاثة |
Umarım öyledir. Diğer fareler onun hakkında kötü şeyler anlatıyormuş. | Open Subtitles | أرجو ذلك، فقد سمعت فئراناً أخرى تروي حكايات رهيبة عنه |
Dolayısıyla insanlar bu duruma sinirlenip, ona çok kötü isimler takmışlar. | TED | وكان الناس غاضبون جدا ، وأطلقوا عليه أسماء رهيبة |
Evet, lütuf. Odasının duvarları böyle berbat sözlerle dolu: | Open Subtitles | أجل نعم لديه شعارات رهيبة تملأ أرجاء جدرانه |
Başka şeyler de yaptım. berbat, mide bulandırıcı şeyler. | Open Subtitles | أفعل أشياء أخرى رهيبة وأشياء مثيرة للاشمئزاز |
Çünkü her şeye rağmen bu canlılar hem ilgi çekici hem de müthiş ürkütücüler. | TED | لأنه بعد كل شيء، فإنها قهرية دائمًا وهي رهيبة بشكل يثير البهجة. |
Dünyanın su kaynaklarının kuruması, orman yangınlarında büyük artışa sebep olmuştur. | TED | قاد هذا الجفاف حول العالم الى زيادة رهيبة في الحرائق. |
O lanet herif o kadar hızlıydı ki sanki süper kahraman gibi hareket ediyordu. | Open Subtitles | ذلك الفتى تحرك بسرعة رهيبة كان يبدو وكأنه بطل خارق أو شئ ما |
feci sivilcesi olan kadının biri bana gelmişti. | Open Subtitles | امرأة تأتي إلى مكتبي مع حب الشباب رهيبة. |
İnsanları ve fikirleri bağlamanın gücü oldukça Muhteşem olabilir. | TED | وقوة ربط الناس والأفكار من الممكن ان تكون رهيبة جدا. |
Oğlumun aynı hayatı yaşadığı ve doymak bilmez bir şekilde eş aldığını düşünmek bile korkunçtu. | Open Subtitles | كانت رؤية رهيبة ابني يعيش حياة المؤمنين بشراهة يكتسب النساء |
Başkanlık süreci başladıktan sonra, inanılmaz hızla gelen ara seçimler var. | TED | تحدثُ انتخابات في منتصف المدة بسرعة رهيبة بعد أن تبدأ الرئاسة. |
Hayır. Sen harikasın! | Open Subtitles | لا لا، أنت رهيبة أنت حتى أفضل شخصيا |