Bunu her akşam söylüyor olmak ne kadar da harika. | Open Subtitles | ما مدى روعة أنني أستطيع قول هذا كل ليلة ؟ |
Gezegendeki en harika işlerden birine sahipsin. | TED | تشغلين أحد أكثر الوظائف روعة في العالم. |
Bob, bence Amerika dünyanın en güzel yeri. -Çok güzel olmuşsun. | Open Subtitles | حسنا، بوب فقط إفكّر أن أمريكا المكان الأكثر روعة في العالم. |
Bethany, New York ve Boston etkinliklerini ayarladı ve cidden yaptığımız en güzel etkinliklerdi. | TED | بيثاني عملت في مدينة نيويورك وبوسطن، وقد كانت بجد أكثر الأحداث روعة التي قمنا بها. |
Tamamen yeni şeyler keşfetmek ve cehaletimizin muhteşem manzaralarını izlemek istiyoruz. | TED | نريد اكتشاف مناطق جديدة كُليًّا، و نتبحّر في روعة الأشياء المجهولة. |
Öyleyse Heo Joon Jae memurlardan daha havalı bir iş yapıyor. | Open Subtitles | إذا هو جون جي يقوم بعمل أكثر روعة من الموظف الحكومي |
Sonra da kendimi şunu düşünmekten alamıyorum, bu canlılar tam bir doğa harikası, milyonlarca yıllık evrimle mükemmel olmuşlar. | TED | ولكن ينتهي بي المطاف في التفكير حول روعة هذه الكائنات، التي تم ضبطها بدقة بفعل ملايين السنين من التطور. |
Orada bulunanlar bilir, harika mercan kayalıkları, harika dalış ve şnorkelle yüzme imkanları vardır. | TED | من زارها يعرف روعة شعابها المرجانية، ومتعة الغوص والغطس في بحارها. |
Ve sanırım, birazdan önemli bir kısmını okuyacağım, en başta söylediklerimi özetleyen daha da harika bir konuşma, paradan çok yaşam olduğuna inanma konusunda ve paradan daha çok denememiz ve ölçmemiz gerekenler hakkında | TED | وأعتقد أن خطاب أكثر روعة الذي سأقرأ جزءا كبيرا منه التي يلخص ما قلته في البداية عن الاعتقاد هناك ما هو أكثر من المال في الحياة والكثير مما يجب علينا تجربته وتدبيره من المال |
Özür dilerim, fakat bütün bu stüdyo, bütün bu harika yer, gözüme takılan hazine idi. | Open Subtitles | آسف لكن رغم كل روعة الاستديو هذا الكنز الذي جذب عيني إنه الجمال بذاته |
Belki o zaman evlendiği kişinin ne kadar harika biri olduğunu anlar. Ne? | Open Subtitles | وقد يدرك عندئذٍ روعة المرأة التي تزوجها. |
Bu dudak okuma olayını halledebilirsek, ne kadar harika olacağının farkında mısın? | Open Subtitles | إن جرت قراءة الشفاه كما يجب الليلة، أتدري مدى روعة ذلك؟ |
Kısa bir süre sonra çok güzel bir şey öğrendim. Tıp alanında çalışmak için matematik kullanabilirdim. | TED | بعد ذلك بفترة قصيرة، عثرت على أكثر الأشياء روعة: أنني أستطيع استخدام الرياضيات لدراسة الطب. |
Bir de bahardaki park gibi, diğerinin daha güzel olacağını hayal etmeyi seviyorsunuz. | Open Subtitles | و تحب أن تتخيل أن الآخر أكثر روعة مثل الربيع فى المنتزه |
Joe, bu kesinlikle en güzel düğündü, değil mi? | Open Subtitles | جو , ألم يكن هذا هو الزواج الأكثر روعة على الاطلاق ؟ |
Ve ne kadar muhteşem bir hayatım olduğunu düşünmeden edemiyordum. | Open Subtitles | لم أستطع أن أتجنب التفكير فى روعة الحياة التى أعيشها |
Ve torunlarınıza bu sürecin bir parçası olduğunuzu anlatmak ne kadar da havalı olurdu. | TED | ما مدى روعة ذلك أن تخبر أحفادك أنك كنت جزء من ذلك؟ |
Bu da bahsettiğimiz kritik rakamların ikincisiydi. karanlık enerjinin gücü ve onu açıklamak, Higgs alanında gördüğümüzden daha mükemmel bir seviyede ayar gerektiriyor. | TED | إذاً هذا هو ثاني الأرقام الخطرة، قوة الطاقة المظلمة، وتفسيرها يتطلب مستوى أكثر روعة من الصقل أكثر من ما نرى في حقل هيغز. |
Gördüğün gibi, bu makinenin güzelliği dergileri yakarken yemeğini pişirmesi. | Open Subtitles | روعة الآلة تكمن في أنّها تطهو الطعام بينما تحرق المجلّات. |
10 yaşındayken bunun ne kadar müthiş birşey olduğunu anlamamıştım. | TED | وعندما كنت في العاشرة، لم أكن أدرك مدى روعة هذا الأمر. |
Tamamen imkansız görünen şeyler yapan inanılmaz insanlarla çevriliyiz. | TED | نحن محاطون بواسطة أكثر الشعوب روعة الذي يعملون أشياء يبدو من المستحيل تماما فعلها. |
Bu olağanüstü ama bu doktorlarla çalışıp onları bir araya getirmeye çalışmanın en ilginç yanını söyleyeyim size. | TED | هذا رائع ولكني سأخبركم بأكثر الأمور روعة فيما يعنيه العمل مع الباحثين لحشدهم سوية |
İki tarafında, diğerinin gazının dünyanın en tatlı şeyi olduğunu keşfettiği dönem. | Open Subtitles | حيث يجد الجانبين غازات الآخر تزداد روعة وإثارة بل الأروع في العالم |
- Anlarsınız ya, içimi sızlatır bu benim! - Ne hoş, değil mi? | Open Subtitles | أتعلم، يُصيبني ذلك بوخز بسبب روعة غنائهم، أليسوا رائعين؟ |
Tabiki eğer bunun ne kadar süper bir şey olduğunu gösteren bir grafik varsa, bu çok çok yüksek bir sıralamaya sahip olmalı. | TED | الآن بالطبع، إن كان هناك مقياس لمدى روعة ذلك، كان هذا ليصنف عاليا وعاليا للغاية. |
Bir Xmas gecesi, tüm geceler içinde en görkemli ola-- | Open Subtitles | و في عشية عيد الميلاد أكثر ليلة روعة في... |
Ufuktan daha ilgi çekici olan çok az sey vardır -- tabii birkaç tane ufuk dışında. | TED | هناك بعض الأشياء تكون أكثر روعة من الأفق عدا الآفاق المتعددة و |