Genç yaşında gurur duyacağı ilk şey olmuştu bu. | Open Subtitles | و هذه المرة الأولى في ريعان شبابها حيث تمسكت بكبريائها. |
Özellikle de senin gibi Genç biri için. | Open Subtitles | خصوصاً عندما تكون الفتاة في ريعان شبابها مثلك |
Şu an birkaç söylentiden ayrı bir şey yok ama Genç bir kızın cesedi olduğu görülüyor, belki de reşit değil. | Open Subtitles | وصلتنا بعض الأنباء تشير إلى أنّ الجثّة لفتاةٍ في ريعان شبابها .. |
Genç ve her zaman büyüyor. Bilginin özelliği bu. | Open Subtitles | بل في ريعان شبابها ولا تنفكّ تنمو، وهذه هي شيمة المعرفة. |
Evet, bir kosan için daha çok Genç. | Open Subtitles | أجل ، بالنسبة لمُخترق شبكات فهى في ريعان شبابها |
Sonuçta hepimiz şu cümlenin farklı versiyonlarını duymuşuzdur: "Genç bir birey şöyle dursun, bir kadın hatta Latin bir kadın siyasetten ne anlar ki?" | TED | على كل حال قد سمعنا نسخة من هذه الجملة: "كيف لامرأة، ما زالت في ريعان شبابها أيضاً، وبنية البشرة، أن تفهم السياسة؟" |
Aile için kara bir gündü ve Alice Palmer'ın arkadaşları erken kaybettikleri bu Genç hanıma saygılarını sunmak için toplanmışlardı. | Open Subtitles | "كان يوما حزينا لعائلة وأصدقاء"ألس بالمر الذين إجتمعو لتوديع الفتاة التي ماتت وهي في ريعان شبابها |
Hayatının en güzel çağını yaşacayacak 18 yaşındaki bir kız bundan sonra hayatta kalabilme mücadelesi verecek ve en kötüsü Genç yaşta ölecek. | Open Subtitles | تبيّن أنّ مراهقة بالـ18 ستعيش، علىأفضلأحتمال.. ستعيش باقي حياتها تقاتل حتى تبقى معافاه، و على أسوأ أحتمال ستموت في ريعان شبابها. |
Hayatının en güzel çağını yaşacayacak 18 yaşındaki bir kız bundan sonra hayatta kalabilme mücadelesi verecek ve en kötüsü Genç yaşta ölecek. | Open Subtitles | تبيّن أنّ مراهقة بالـ18 ستعيش، علىأفضلأحتمال.. ستعيش باقي حياتها تقاتل حتى تبقى معافاه، و على أسوأ أحتمال ستموت في ريعان شبابها. |
Hem de kız çok Genç. | Open Subtitles | وهي في ريعان شبابها |
Genç bir kadınmış. | Open Subtitles | لقد توفيت في ريعان شبابها. |