Eskimiş tıkaçlardan ve kakao yağı şişelerinden başka bir şey bulamıyorum. | Open Subtitles | لم أجد شيء غير سدادات قطنية مستعملة وعلب زبدة الكاكاو الفارغة |
Ayrıca eğer tedavi etmezsen, eve kakao yağı kokmaz halde gidebilir. | Open Subtitles | إضافةً، إذا لم تعالجه، فإنه سيذهب إلى منزله ورائحته ليست كرائحة زبدة الكاكاو |
kakao yağı kokusuydu. | Open Subtitles | رائحة من زبدة الكاكاو. |
Annen tutuma kakao yağı sürmemi söylüyor. | Open Subtitles | امك قالت لى أن اضع زبدة الكاكاو على ال(توتو) الخاص بى |
Annenin yolladığı hindistan cevizi yağından göbeğimde alerji oldu. | Open Subtitles | لدي طفح في بطني من زبدة الكاكاو التي أرسلتها أمك لي . |
Efendim, sanırım Gus'ın kakao yağı merhemi kokusu yüzünden cezalandırılıyorum. | Open Subtitles | {\pos(192,220)} سيدي، أعتقد أنّني أُعاقَب بسبب رائحة مرهم زبدة الكاكاو الخاص بـ(غاس) يا سيدي. |
Sanki orada kakao yağı varmış gibi. | Open Subtitles | انه مثل زبدة الكاكاو |
Palmiye yağından yapılmış. | Open Subtitles | وليس زبدة الكاكاو أيها المغفل |